Vatan ve Millet sevdalısı bir lider Muhsin YAZICIOĞLU « KalkandereninSesi

28 Nisan 2024 - 23:15

Vatan ve Millet sevdalısı bir lider Muhsin YAZICIOĞLU

Son Güncelleme :

15 Temmuz 2023 - 19:05

47 views
Vatan ve Millet sevdalısı bir lider Muhsin YAZICIOĞLU

Haksız bir davada sultan olacağıma, haklı davamda tek başıma yürürüm sözüne istinaden çıktığı bu yolda Türk İslam davasının yıllarca öncülüğünü yapan. “Tanrı dağları kadar Türk, Hira dağları kadar Müslümanım” diyerek Türklüğü İslamiyet’le sentezleyerek bir yaşam sürmüş, En büyük Ülkücü kimdir diye sorulunca, “ En büyük ülkücü HZ. Muhammet’tir.” Diyerek Müslümanlığın önemine vurgu yapmış Türk dünyasının özlemle andığı şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu, Muhsin Yazıcıoğlu Sivas’ın Şarkışla ilçesinde doğmuş ilk ve orta öğretimini orada yaptıktan sonra Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesinde yüksek öğrenimini tamamlamıştır. Daha lise öğrencisiyken Ülkücülüğe merak salmış ve Genç Ülkücüler teşkilatına katılmıştır. Üniversite eğitimi için Ankara’ya geldikten sonra Ülkü Ocakları genel merkezinde görev yapmaya başlamıştır. Sırasıyla Ülkü ocakları genel başkan yardımcılığı ve Ülkü ocakları genel başkanlığı yapmıştır. 1980 sonrası yapılan yargılamalarda beş yılı hücrede olmak üzere yedi buçuk yıl cezaevinde yattı. Daha sonra yargılandığı davalardan suçsuz bulunarak beraat etti. Cezaevi yıllarında Filistin askısına asılarak türlü türlü
işkenceler görmüş, hatta anadan üryan bir şekilde bazı uzuvlarına elektrik verilmiştir. Ama çektiği bu kadar eziyete rağmen asla isyan etmemiş vatana ve devlete küsmemiştir. O yıllarda sağcı ve solcu çatışmaların bol olduğu ve nerdeyse her köşe başında faili meçhul cesetlerin olduğu o kara dönemde Türkiye üzerinde oynanmak istenen oyunu görerek “Eller silah değil kalem tutmalı” demiştir. Muhsin Yazıcıoğlu dik duruşu ile bir çok insanın gönlünde taht kurmuş, sağcısının da solcu sununda Muhsin Başkanım diye hitap ettiği biri olmuştur.
Uzun yıllar görev aldığı MHP’den ve Kendisine rol model olarak gördüğü Alparslan Türkeş’ten koparılmıştır. İsteseydim Cumhurbaşkanı dahi olurdum ama arkamda hiçbir derin güce ihtiyaç duymadım, benim arkamda beyaz yakalı adamlar yok, ben Muhsin Yazıcıoğlu’yum elimi size uzatıyorum diyerek hiçbir güce ihtiyaç duymamış Türk milletini arkasına almak istemiştir. Hayali olan Aleme – Nizam verme davasını ömrü boyunca savunmuştur. Yıllarca kaldığı cezaevinde yaşadığı şu anısı gözleri doldurur. “Cezaevine bir genç getirilir. İkindi namazının ardından uzun uzun kaza
namazları kılar. Yaşlı biri “İkindi namazının ardından kılınan nafile namaz yoktur” diye gence hatırlatmada bulunur. Ama genç 29 gün tutulduğu gözaltındaki namazlarını kaza ettiğini söyler. İşin garip tarafı bu genç namazlarını kılmıştır. Fakat teyemmüm, abdest veya namazın rükünlerini yerine getirmediğinden kaza ettiğini söyler. Bütün bunların namaza engel olmadığını söyleyen yaşlı adama genç tutuklu, gözaltında tutulduğu 29 günün 15 gününde anadan üryan tutulduğunu ve namazlarını bu şekilde eda ettiğini söyleyince, yaşlı adam: “Bana bak delikanlı! Anlıyor musun, o namazları asla kaza etmeyeceksin. O namazları alıp Allah’ın huzuruna varacaksın. Allah’ım, sana bunları getirdim.” diyeceksin. Biliyor musun, belki hayatında kıldığın en önemli namazlar,
senin bu namazların olacak.” İşte bu genç “Bir Kar Tanesi Olsam Mekke’ye düşmek isterdim diyen MUHSİN Yazıcıoğlu’dur. “Ne içerde ne dışarıda arkamda hiç kimse olmadı hiçbir derin
güçle yan yana gelmedim bir tek devlet var dedim Türkiye Cumhuriyeti devleti , bir tek millet var ait olmaktan şeref duyduğum büyük Türk milleti dedim, sağım solum arkam önüm işte benim işte benim işte burudayım”. Bu sözlerle hiçbir gizli anlaşmalara gelmemiş, ne olursa olsun Türk milletinin arkasına almak istemiştir. Dava adamı olan Muhsin Yazıcıoğlu haksızlığı kim yaparsa yapsın karşısında durmuş, doğru bildiği şeyleri dile getirmekten asla imtina etmemiştir. Muhsin Yazıcıoğlu’nu Muhsin Yazıcıoğlu yapan budur, ne olursa olsun haksızlığa gelemeyen tutumudur. Davası, hayalleri her zaman vatan ve millet için olmuştur. Ülkemin bir karış toprağına zarar gelecekse, bayrağım inecekse, ezanım susacaksa ne partisi ne pırtısı canım feda olsun demiştir. Muhsin Yazıcıoğlu, ülkücülükle İslamiyet’i sentezlemiştir, davanın ancak İslam yolunda olacağını Cihat anlayışıyla belirtmiştir.
Kaza mı? Suikast mı?
25 Mart 2009 günü bindiği helikopterin düşmesi sonucu yanındaki 6 kişi ile birlikte sonsuzluğa kavuşmuştur. Resmiyette kaza olarak dillendirilen helikopterin düşmesi ile ilgili çok çarpıcı bilgiler yer alıyor olayın kaza değil suikast olduğunu bu bilgiler nerdeyse ortaya döküyor.
– Helikopterin uçuş esnasında THK bağlı bir jetin yanından geçmesi sonucu kontrolünü kaybettiği idealar arasındadır. Adı geçen jetin o saatlerde test uçuşunda olduğu ve jetin 7 -8 dk takip sisteminin çöktüğü davanın belgeleri arasında yer almıştır.
– İkinci olarak ta Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin bulunduğu yerin tam karşısında arama yaptırılan askerler, bunun gibi vahim bir durumda nasıl olur da TSK bağlı askerler sanki enkaz bulunmasın diye, enkazın bulunduğu yerin tam karşısında arama yaptırılmıştır.
– İlk olarak enkaza ulaşan köylülerin telefonlarına el konulmuş, enkaz fotoğrafları köylülerin telefonlarından silinmiştir.
– Bir diğer garip olayda Genel Kurmay başkanlığına ait doğu bölgesindeki radarların kaza esnasında bozulduğudur.
– Helikopterde bulunan bazı cihazlar sökülmüştür, bu duruma dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL “ Helikopterin hafızasını keçiler sökmedi ya…” diyerek tepkisini koymuştur.
– Helikopter düştükten sonra İHA muhabiri İsmail GÜNEŞ 112’yi 7 kez aramasına, dakikalarca hatta kalmasına rağmen yer tespiti yapılamaması veya yapılmak istenmemesi akıllarda soru işareti doğuruyor.
– Bir diğer hususta Helikopter enkazına ulaşan ilk ekibin olduğu, ve ekibin enkazdan bir şeyler söktüğü görüntüsü gündeme bomba gibi düşmüştü, manzarayı çekmek isteyen asker aynı anda helikopterden sökülen cihazları çekmişti. Sorular, 14 yıl geçmesine rağmen hala akıllarda olan bu sorular maalesef ki halen cevaplanamadı! Şehir Lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun şehit edilmesine sebep olan şu sözleri ile bitiriyorum:
“ Türkiye İran olmaz. Türkiye Cezayir olmayacak. Türkiye’nin
Suriye olmasına da biz müsaade etmeyeceğiz. “

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.