Tâhir – bûselik « KalkandereninSesi

17 Aralık 2024 - 14:37

Tâhir – bûselik

Son Güncelleme :

27 Temmuz 2021 - 14:20

249 views
Tâhir – bûselik

YİNE Mİ KAYIP SİLAHLAR
Kendini pazarlamayı çok iyi bilen bir gazeteci olan Uğur Dündar, “20 tugayı silahlandıracak kadar kayıp silah var” deyince aklımıza “yine mi kayıp silahlar” meselesi geliverdi. 3 Kasım 1996’da Balıkesir’in Susurluk ilçesinde bir kaza meydana gelmiş ve İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ, Mehmet Özbay kimliğiyle Abdullah Çatlı ve Gonca Us adlı bir kadın hayatını kaybetmiş, Sedat Bucak ise ağır yaralanmıştı. Bu kazadan sonra ülkede hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Herkes eteklerindeki taşları dökmeye başladı. İşte bu kayıp silahlar meselesi de o günlerin puslu havasında ortaya atıldı.
Devletin elindeki kayıtsız silahların, “kayıp silah” olarak çeşitli eylemlerde kullanıldığı iddia edildi.
İddia edildi de bu yanlış mıydı? Değildi tabii; her devletin bu tür çalışmalarının olduğu sır değil. Nitekim o zamanlar, Mehmet Ağar, Korkut Eken gibi isimler, bu tür silahların, devletin gizli görevlerinde kullanıldığını, sonra da imha edildiğini açık etmek zorunda kalmışlardı. Zorunda kalmışlardı diyorum çünkü bu tür şeyler gizli kalmalıdır ama Susurluk kazasından sonra bunlar tamamen faş oldu. Gelelim bugüne… Yine Uğur Dündar, gazeteci kimliğini kullanarak bir takım şeyler gevelemeye başladı ve ortamı bulandırıyor. Hiç kimse, devletin terörle mücadelesi sırasında ele geçirdiği silahları imha ettiğini düşünmesin. Böyle bir lüks yok çünkü. Tartışmasız dünyanın en önemli silahlarından olan Kalaşnikofları imha etmek akıl karı değildir. O silahlar, belki de terörle mücadelede, PKK’lılara karşı kullanılıyor. Ya da herhangi yurt içi veya yurt dışı başka bir operasyonda… 107 bin civarında bir kayıp silah olduğu dillendiriliyor. Bunların olup olmaması başka bir konudur ama konuyu Uğur Dündar’ın dillendirmesi manidardır. Çünkü zeval vakti çoktan gelmiş bir eski tüfektir Dündar ve bu sıralar kendini cilalatmaya fena halde ihtiyacı bulunmaktadır. Uzun yıllar, benim de çalıştığım TRT’de programlar yaptı. İlk zamanlar ben de inanmıştım anlattıklarına ama sonra işin içine girince çoğunun bir oyundan, düzmeceden ibaret olduğunu anladım. Halen de bu tür algı operasyonlarını çok iyi süzebilmekteyim.
Mesela çoğunuz unutmuşsunuzdur; 16 Ocak 1996’da Trabzon’da kaçırılan bir Avrasya gemisi olayı var. Hani Çeçen Muhammet Tokcan’ın liderliğini yaptığı grubun Trabzon limanından kalkışından sonra gemiye el koyması konusu… Sadece Çeçenistan’daki çatışmalara dikkat çekmek için yapıldığı ve kimseye dokunulmak istenmediği eylem… Gemi İstanbul’a doğru giderken Uğur Dündar, o zamanlar çalıştığı kanalın kiraladığı bir helikopterle gemiye gidiyor ve kameramanın indiği gemiye her nasılsa 3 metre yüksekten atlayarak inmek zorunda kalıyor. Tam bir Uğur Dündar klasiği… Çünkü kameraman inip onun atlamasını çekecekti. Fakat Dündar, helikopteri biraz havalandırdıktan sonra tekrar alçaltıp gemiye atlayacaktı. Bunu, ekranlardan seyreden herkes yutmuştu ama bizim gibi işin içinde olanlar bunu kolay yutmaz. Çünkü hepimiz benzer işler yapmışızdır.
Uğur Dündar’ın algıları bunlarla da sınırlı değil. Trabzon meydanında bir Nataşa muhabbeti çekmişti ki evlere şenlik. Kızlar da, onlara laf atanlar da onun adamıydı ve bunu bir güzel yutturmuştu herkese. Demem o ki, işin içine, böylesine egolu birisi girdiği zaman ortalık toz duman oluyor. 28 Şubat sürecinin meşhur tank yürütme olayını da unutmuşsunuzdur Allah bilir. Ankara Sincan’daki tankları çekemeyen Hürriyet Gazetesi için Ertuğrul Özkök’ün ricası üzerine askerler tankları tekrar yürütüp fotoğraflamışlardı. O olay gerçekleşirken insanların yüreklerinin ağızları gelmesi kimsenin umurunda değildi o zamanlar.
Size bir televizyoncu tavsiyesi… Gördüklerinizin yarısına inanın, duyduklarınızın hiç birine inanmayın!
Muhabbetle efendim!

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.