Saygı ve Rahmetle…
1881 yılında Selanik’te dünyaya açılan bir çift
mavi göz… Küçük yaşta kaybettiği babasının
bıraktığı yokluk, eksiklik, yaşadığı zorluklar ve
verdiği mücadele onu Atatürk olmak için
hazırlayan durumlardı.
Asker olma arzu ve hayali ile girdiği sınavda
başarılı olup askeri okula girmeye hak kazandı.
Kararlı tavrı ilham olacak yönlerinden biridir.
Kendini geliştirmeyi önemseyen, meraklı,
hedefleri olan ve bunlar için çabalayan Mustafa
Kemal belli ki bir şey olacaktı. Onu seçtiği
yolda kararlı kılan, mücadele azmini diri tutan
bir şeyler vardı. Damlaya damlaya, birike birike
bir umman olacaktı. O umman Türkiye
Cumhuriyeti Devleti olarak karşımıza çıkacaktı.
Okuduğu kitaplar, tanıştığı insanlar,
Osmanlı’nın yaşadığı zorluklar ona mavi
gözlerinin haricinde bir göz armağan edecekti.
Ülke meseleleri ile ilgilenmesi, yanlışları
eleştirmesi, düşünmesi, konuşması, yazması
ve yaptıkları onun bir şey düşlediğinin ip
uçlarıydı.
Türk milleti esarete mahkum edilmek istenirken
verdiği mücadele, bizim Mustafa Kemal
Atatürk’ü saygı ve rahmetle anmamız için
yeterlidir. Türklüğü bir çınar gibi göğsünde
büyüten ve hep onun gölgesinde dinlenen
Mustafa Kemal Atatürk için, Türk milletinin
bağımsızlığını kaybetmesi kabul edilebilir bir
şey değildi, etmedi de.
Samsun’da başlayan yolculuk Türkiye
Cumhuriyeti ile devam ediyor. İster sevin ister
sevmeyin, bedenen aramızda olmasa da,
ruhen ve fikren aramızda yaşamaya devam
ediyor.
Türk milletinin, tam bağımsızlığını
gerçekleştirecek yolu yine onun cümleleri
söylüyor. Yine onun söyledikleri ve işaret
ettikleri bizi sarıp sarmalıyor. Önce Türk milleti,
önce Türk vatanı diyen Türk çocuğunu bağrına
basamayanlar utansın.
Türklüğün izini sürenler Mustafa Kemal
Atatürk’e, Mustafa Kemal Atatürk’ün izini
sürenler Türklüğe muhakkak rastlayacaktır.
Saygı ve rahmetle anıyorum. Ruhun şad olsun
Atam.
Bu arada ne kadar da çok “Türk” demişim; özür
dilemiyorum. Son sözümde “Türk” olacak.