ÖLÜNÜN RUHUNU MUAZZEP ETMEK « KalkandereninSesi

17 Aralık 2024 - 14:36

ÖLÜNÜN RUHUNU MUAZZEP ETMEK

Son Güncelleme :

16 Ekim 2021 - 14:40

142 views
ÖLÜNÜN RUHUNU  MUAZZEP ETMEK

Son zamanlarda yeni bir tartışma başladı. Aslında bu tür konuların tartışılıp bir karara bağlanması belki de ölünün ruhunu işkenceden kurtarmak anlamına gelecektir.
Biz enteresan bir milletiz. Bazı insanlar, hayattayken vasiyette bulunmalarına rağmen buna uyulmaz. Daha doğrusu akıllarına yatanları uygularlar, yatmayanları ise uygulamak istemezler. Aslında bunun başka bir nedeni daha vardır. Aile, bu vasiyetin uygulanmasından utanacağı için bunu yapmaz. Böyle olunca, cesedinin yakılmasını isteyenlerin bu isteği yerine getirilmez, camiye götürülmeyi istemeyenler camiye götürülür, Müslümanlar tarafından İslami ölçülere göre tekfin ve defin işlemleri yapılır ve Müslüman mezarlığına gömülür.
Bunda normalde bir sakınca olmamasına rağmen, başta o kişiler sonra da cenazeye katılan insanlar açısından büyük sakıncalar vardır. Aziz Nesin’i hatırlayın; vasiyetinde cami istemediği gibi, daha sonra mezarına gidilir ve belki bir kendini bilmez Fatiha okur diye, mezarını bile gizletmişti. Vasiyetine uyuldu ve ailesi dâhil mezarını hiç kimse bilmiyor. Bilen varsa bizi aydınlatırsa seviniriz. Fatiha okuyacağımızdan değil, yanlış bilgimizi düzeltmek bakımından… Ne kadar normal bir durum değil mi? Bakın hiç kimse öldükten sonra onu rahatsız etmiyor.
Efendim bu ülkede hatırlayabildiğimiz kadarıyla tiyatro sanatçısı Yıldız Kenter, sinema sanatçısı Tarık Akan, senarist Meral Okay, ünlü soprano Leyla Gencer gibi kişiler ölünce dini tören istemediler; bununla da kalmayıp cesetlerinin yakılmasını istediler. Bizce hiç mahsuru yoktu; geride kalanlar ne yaptı? Cesetlerini, hayattayken hiç gitmedikleri gibi varlığından bile rahatsız oldukları caminin önüne getirdiler. Üstelik muhtemelen insanlar onlara rahmet diledi belki de mümin ve muvahhit (Tek Allah’a inanan) olduklarına şahadet ettiler.
Leyla Gencer galiba yakıldıktan sonra küllerinin boğaza serpilmesini istemişti. 1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun, 224 ve 225’inci maddelerinde, cesetlerin yakılmasına izin verilmiştir. Bahsedilen 224’üncü maddede, ölülerin yakılması için gereken fırınları yaptırma yetkisi belediyelere verilmiştir; fakat ülkemizde hiçbir belediye bu fırınlardan yaptırmamıştır. Bu yüzden, soprano Leyla Gencer’in cesedi İtalya Milano’daki Lambrate mezarlığındaki krematoryuma (Türkçe karşılığı yakmalık) götürülüp yakılmış, sonra külleri elenip bir kutuya konularak Türkiye’ye getirilmişti. Bu küller, Dolmabahçe açıklarında demirleyen bir tekneden, müzik eşliğinde boğaza serpilmişti.
İşte bu olmamalıydı; denizlerimizi kirletmeye kimsenin hakkı yoktu.
Kısa bir bilgi daha verelim. Yakılması istenen ceset, krematoryum denilen fırınlarda 900 derece sıcaklıkta 40-60 dakika süre boyunca yakılıyor, sonra da külleri bir kutuya konulup aileye teslim ediliyor.
Asıl konumuza dönersek, herkes istediği şekilde yaşama, istediği inancı seçme ve hatta ateist olma hakkına sahiptir. Gömülmek isteyen gömülür, yakılmak isteyen de yakılır. Bu özel hayata girer ve kimsenin özel hayatına karışmaya hakkımız yoktur ama kimse de bize zorunlu olarak mümin ve muvahhit olduğunu söyletmesin. Yani istemediği halde birilerinin cenazelerini alıp cami önüne getirmesin.
Bir durum tespiti ile bugünkü yazımızı noktalayalım. Eskiden Cumalarda camilere insanlar sığmazken, salgından sonra onca seyrekliğe rağmen cemiler hâlâ boş kalıyor. Buradan iki netice çıkıyor. Ya insanlar hâlâ korkuyor ya da aslında cemaat bu kadardı; geri kalanı zorunlu olarak Cumaya gidiyordu. Ve cami inşaatları son sürat devam ediyor. Bari ne olacağını bekleseniz diyor ve iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırarak sözümüzü bitiriyoruz.
Muhabbetle efendim!

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.