Hani derler ya biraz da yöresel sorunlarımızı yazın, çizin. Doğruya ne denir, Daha önceki yazılarımızda yerel çalışmalar hakkında bir kısım görüşlere yer vereceğimizi belirtmiştim. Öyleyse başlayalım
Yöre halkı olarak ülkenin ve dünyanın genel sorunları ile ilgili fikir tartışmalarında çok geri kalmayız. Her durumda eleştiri haklarımızı kullanırız. Örneğin ülkemiz için de yollar ve köprülerden söz açılınca, İstanbul Boğazı’nda yapılan veya yapılacak köprü tartışmaları, ülkemiz içinde bölgeler arasındaki yolları ele alır hararetle kendimize göre olumlu ya da olumsuz eleştirilere yer veririz. Bazen düşünüyorum da İstanbul boğazını tamamen betonla kapatsak ulaşımda çağ atlamış olur muyuz. Yıllar önce Hakkari’ye gidip halkla beraber gençlerin zor şartlarda Zap suyun üzerinde köprü yapmaları doğruluğunu savunmuyor onlarla köprü ve yol tartışmasına girmek çok doğru olmaz. Olacak işe bakın, o köprü bir müddet sonra bilinmeyen kişiler tarafından yıkılmış, yok edilmiştir.
Aslında benim anlatmak istediğim ülke yol ve köprüleri değil ilçemize gelen yol ve ilçemiz içindeki köprülerdir. Önce yol ile başlayalım ilçemize ilden ve Sahilden ulaşımın oluştuğu iki yönlü kara yolu mevcuttur yapılmaları yıllar almış, 20 30 yaş grubunun yetmişti yaşlara geldiği zamana kadar bu yapım çalışmaları sürmüştür. Birçok hükümetlerin içinde yer aldığı çalışmalar mevcuttur, ancak bu dönemde bitirildiği sürekli anlatılır. Sahilden ve ilden gelen yol güzergahlarının durumu tüm halkımız tarafından bilinip eleştirilmektedir. Bolca virajları olan, otoyol deyimi görünümü dışında yapılmış, sanki mühendislere hiç sorulmamış, siyasi istekleri ile oluşturulmuş bir yol yapımı.
İlçemiz Kalkandere’de herhangi bir planlama ile met düşünüldüğü gözlemleri yok gibi. Köprülere değinelim , on yıllar önce yapılmış adları Asma köprü, Kaban köprü diye eski Erzurum yolu üzerindeki köprülere ve yol güzergahlarına bakalım. Veya ilçe içerisinden Kalkandere Çay Fabrikasına geçişi sağlayan köprüye bir göz atalım. Giriş çıkışları düzensiz, bu köprü yanındaki tarihi köprülerin görünümünü bozucu nitelikte olmaları ilçe halkımız pek yakışmıyor sanırım. Genelde birlikte çalışalım düşüncesiyle fikirlerimizi açıklamaya çalışıyoruz. Ancak geniş çaplı bir planlamaya gereksinimi olduğu bir gerçek, bakınız kabaca yüreğimize getirilen hizmetleri dile getirelim deyince şöyle bir gerçek ortaya çıkıyor. Son 15 yılda yıkılan lise binasına karşılık arsa alındı ve lise binası yapıldı. Son 16 yıl içerisinde asıl adı Rehte olan Çağlayan Şelalesinin düzenlemesi ile ilgili hala çalışma yapılıyor. Apancene dediğimiz kesimde dere ıslahı yapılmakta, son olarak da Kapalı Spor Salonu çalışmaları ile birlikte düşünülen TOKİ konutları gibi.
Yazılarımda hiçbir kurum ve kişiyi yermek veya eleştirmek için uğraş vermiyorum. Sadece merkezi yönetim, yerel yönetim, tüm kurum ve kuruluşları ile sosyal-siyasal-sportif güçlerle beraber mücadele etmenin gerekliliğini dile getirmeye çalışıyorum. Çünkü maalesef şu anda belki de beldeler dahil ülkemizde en gelişmemiş ilçelerden birisi olarak gözüküyor gibiyiz.
Öyleyse hizmet fedakarlığından bu ilçeyi kurtarmaya çalışalım.
Barış ve Esenlikler