Bismillahirrahmanirrahim.
Kuranı Kerimde Yüce Allah(c.c.) inanç bakımından insanları temelde dört gruba ayırmaktadır. Bunlar; Mümin, kâfir, müşrik ve münafıktır. Kâfirler, müşrikler ve münafıklar inkârcılık noktasında birleşerek Müminlerden ayrılırlar. Müminlerin en önemli özelliği ve onu diğerlerinden ayıran temel vasıf, Allah ve Resul’ünün sözlerini dinlemek ve kayıtsız şartsız itaat etmektir. Müminlerin bu özelliği ayeti kerimelerde şu şekilde açıklanmaktadır.
“Hayır, Rabbine andolsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın onu kabullenmedikçe ve boyun eğip teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.” (Nisa Suresi 65. Ayet)
“Aralarındaki anlaşmazlıkları çözüme bağlasın diye Allah’a ve resulüne çağrıldıklarında müminlerin sözü, “Dinledik ve boyun eğdik” demekten ibarettir. İşte kurtuluşa erenler de bunlardır. “(Nur Suresi 51. Ayet)
Okuduğumuz bu ayetler neticesinde Allah Teâlâ imanın geçerlilik şartını kesin bir şekilde önümüze koymaktadır. Yüce Allah, kendi üzerine yemin ederek, iman ettiği iddiasında bulunanların imanının geçerli olabilmesi için, Allah ve Resulünden gelen hükümleri gönüllerinde hiçbir burukluk duymaksızın tam bir teslimiyetle kabul etmeleri gerektiğini ifade etmektedir.
Günümüzde iman ettiği iddiasında olanlar kendilerine Allah ve Resulünün hükümleri hatırlatıldığı zaman birçok gerekçe ileri sürerek, Allah ve Resulünün hükümleri karşısında tam bir teslimiyet göstermeleri gerekirken, farklı tutum ve söylemler ortaya koyabilmektedir. Mevcut şartlar, ekonomik gerekçeler, konjonktürel yapı, çıkarlar ve menfaatler Allah ve Resulünün hükümlerinin geçerliliğini değiştirmez.
Kim söylerse söylesin, hangi gerekçe ileri sürülürse sürülsün, hangi yorum yapılırsa yapılsın iman eden kimselere düşen görev Allah ve Resulünün hükümlerine aykırı ifadelere, emirlere, gerekçelere karşı durmaktır.
Mümin şartlara teslim olmaz. Mümin; şartları, ortamları kendi inancı doğrultusunda değiştiren kimse demektir. Araçların değişmesi, modern tekniklerin ortaya çıkması Allah ve Resulünün verdiği hükümlerin değiştirilmesini gerektirmez. Maide suresi 3. Ayeti kerimde Rabbimizin ifade ettiği gibi İslam Dini kemale erdirilmiştir. Onda hiçbir eksiklik veya noksanlık yoktur. Bu durum kıyamete kadar da devam edecektir. İnsanların İslam’dan başka kurtuluş yolu aramaları beyhudedir. İslam’dan başka nizamların, ideolojilerin insanlığa verdiği kan, gözyaşı, zulüm ve kaostur. Bu durumu Peygamber Efendimiz şöyle açıklamıştır:
“… Kim Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederse doğru yolu bulmuştur. Kim onlara isyan ederse ancak kendisine zarar verir. Allah’a hiçbir şekilde zarar veremez.” (Ebû Dâvûd, Salât, 221, 223)
İnanan veya inanmış olduğu iddiasında olan kişiler olarak bizlere düşen görev Allah ve Resulünün verdiği hükümlere gönülden razı olmak, Allah ve Resulünün verdiği hükümler doğrultusunda insanlığı kurtuluşa ve huzura erdirecek bir nizam için çalışmaktır.