Bismillahirrahmanirrahim
Faiz, ekonomi ile alakalı bir konu olmaktan önce imani bir meseledir. Faizin her türlüsünün haram olduğu ayet ve hadislerle sabittir. Yüce Allah Kuranı Kerim’de Bakara Suresi 278. ve 279. ayetlerinde şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve gerçekten iman etmiş iseniz faizden kalanı bırakın. Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Resûlüyle savaşa girdiğinizi bilin. Eğer tövbe edecek olursanız, anaparalarınız sizindir. Böylece siz ne başkalarına haksızlık etmiş olursunuz, ne de başkaları size haksızlık etmiş olur.”
Ayetin birinci kısmında iman ile faiz arasındaki ilişki çok net ifadelerle ortaya konmuştur. İman ettiğini iddia edenlerin, imanının geçerliliğinin şartlarından biri de faizden kalanı bırakma şartına bağlanmıştır. O halde inandığını iddia edenlere düşen davranış, faizi bir ekonomik gerçeklik kabul etmeksizin faizle ilgili her çeşit işlemlerden kaçınmaktır.
Faizi meşrulaştırıcı her türlü finansal araçlardan ve söylemlerden uzak durmalıyız. Faizli ekonomik sisteme nasıl uyum sağlarızı değil, faizsiz bir ekonomik sistem nasıl kurulur, bunun gayreti ve ilmi çalışmaları içerisinde olmalıyız. Faiz oranlarının yüksekliğinin veya düşüklüğünün tartışıldığı değil, içinde faizin olmadığı bir ekonomik sistemin oluşturulmasına çabalamalıyız. Biz inanıyoruz ki faizsiz ekonomik bir model mümkündür. İman ettim demenin gereği budur.
Kuranı Kerimde başka büyük günahlar zikredilmesine rağmen hiçbir günah için bu kadar büyük bir tehdit ifadesi kullanılmamıştır. Ayette faizin yasaklanmış olduğunu bildiği halde faizle işlem yapmaya devam edenlerin, Allah ve Resulüne karşı savaş açtığı gibi, Allah ve Resulünün de kendilerine savaş açtığı açıkça ifade edilmiştir. İnandım dedikten sonra faizli işlemlere bulaşarak Alllah’a ve Resulüne karşı savaşı göze almak ne büyük bir cürettir! Acaba Allah ve Resülüne karşı açılan bir savaşta galip gelebilme ihtimalinin mümkünatı, mantıklı bir izahı var mıdır? Sonucu baştan belli, elim ve zalim bir savaş. Günümüzde faizli işlemlere bulaşan Müslümanların kaç tanesi Allah’a ve Resulüne savaş açtığının farkındadır.
Peki, bu savaş nasıl bir savaştır?
Bu savaş; üretime, alın terine, çalışmaya, haklı kazanca, toplum düzenine, aileye, sosyal adalete, huzura, fıtrata, kanaatli olmaya, ahlaklı olmaya, güven duymaya, bereket ve bolluğa açılmış bir savaştır. Topyekûn, helak edici bir savaştır.
Faizin toplumda yaygınlaşmasından dolayı “Öyle bir zaman gelecek ki faiz yemeyen kimse kalmayacak, faiz yemeyenlere de faizin tozu bulaşacaktır.” Hadisi şerifi ile Peygamber Efendimiz, faiz konusunda çok hassas ve dikkatli olmamız hususunda bizleri uyarmaktadır.
Çeşitli sebeplerle istemeden de olsa faizli işlemlere bulaşmış olabilirsiniz. Her zaman olduğu gibi ayetin devamında Yüce Allah tövbe kapısını hatırlatarak” Eğer tövbe edecek olursanız, anaparalarınız sizindir. Böylece siz ne başkalarına haksızlık etmiş olursunuz, ne de başkaları size haksızlık etmiş olur.” Buyurmaktadır. İnanmış bir Müslümanın bundan sonra yapacağı iş faize tövbe etmektir. Böylece ne kendisine zulmetmiş olur, ne de başkasına haksızlık etmiş olur. İnsanların faize mahkûm edilmediği günlerin gelmesi temennisiyle.
Selam ve dua ile kalınız.