Bu göç nereye sevgili Türkiye?
Son zamanlarda en çok konuştuğumuz ve en büyük meselelerimizden olan göç meselesi için Türkiye İstatistik Kurumu’nun internet sitesindeki verilere baktım. TÜİK’in 2019 verilerine göre yurt dışından Türkiye’ye 677 bin 42 kişi göç etmiş. Göç eden nüfusun %54,4’ünü erkekler, %45,6’sını ise kadınlar oluşturmuş. Bu göçün 578 bin 488’ini yabancı uyruklu, 98 bin 554’ünü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı.
Peki Türkiye’den yurt dışına kaç kişi girmiş? Yine TÜİK’in verilerine göre 330 bin 289 kişi Türkiye’den yurt dışına göç etmiş. Bu göçün 84 bin 863’ünü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, 245 bin 426’sını ise yabancı uyruklular oluşturmuş. Göç edenlerin yaş gruplarına bakıldığında en fazla 25-29 yaş grubundakilerin göç ettiği görülüyor.
Yurt dışından en fazla göç alan ve yurt dışına en fazla göç veren il İstanbul olmuş. İstanbul’u takip eden diğer iller Ankara, Antalya, Bursa, İzmir…
Artık çevremizde sıkça duymaya başladığımız ve göz ardı etmememiz gereken bir konu. Yurt dışına göç etmek isteyenlerin sayısının artmasının nedenleri iyi tespit edilmeli ve gerekenler yapılmalıdır. Bu yüzden yurt dışında yaşamak isteyenlerin iyi dinlenilmesi ve anlaşılması gerekir. Eğitim almak ya da farklı ülkeleri görmek, tanımak amacıyla yurt dışına gidenlerin durumu tedirgin edici değil. Fakat yurt dışına gidip yerleşme ve bir daha dönmeme hayali kuranların oluşturduğu tablo üzücüdür. Öğrencilerimden, bazı arkadaşlarımdan ya da biraz daha uzak çevremden benzer şeyler duymaktayım. Yurt dışına gitmenin yollarını arıyorlar. Ülkemiz yetişmiş insan gücünü ve gençlerini kaybetme lüksüne sahip değildir. Bu durumun devam etmesi halinde yaşanacak sorunlar ortadadır. Ülkemiz için birlikte hayal kurmalı, geleceği birlikte inşa etmeli, zorlukları aşabilmek için beraber olmalıyız. Bize umutsuzluk aşılayan durumların geçeceğine inanmak ve ülkemize olan borcumuzu hatırlamak zorundayız.
Daha zor günlerden geçerek bağımsızlığını kazanmış, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurmuş büyüklerimizin ve bu milletin çocukları olarak vatanımızdan vazgeçmeyi aklımızdan çıkarmalıyız. Her koşulda hem de… O zor günlerin nasıl aşıldığı ve akabinde devletimizin nasıl kurulduğu konusuna gelirsek şu iki kelime durumu anlatmaya yetecektir diye düşünüyorum: umut ve inanç. İnsanları, milletleri karanlıklardan çıkaran şey öncelikle karanlıklardan çıkacağına dair bir umut taşımak ve buna inanmaktır. İşgal altındaki bir millete bu umudu ve inancı aşılayabilmiş olmak büyük bir başarıdır. Bunu başarmış olanlar takdir edilmeyi ve saygı duyulmayı hak ederler.
(Bu vesileyle hepsini saygıyla ve rahmetle anıyorum.)
Bu minvalde devletimizi yöneten her kademedeki sorumlulara ve her siyasetçiye söylüyorum; milleti anlayın, yaşananları tespit edin, millete umut olun, milletin inancını kazanması için her şeyi yapın gerisi gelecektir.
Her öğretmene, her doktora, her mühendise, her bakkala, her iş insanına, her öğrenciye, her şoföre… Tüm vatandaşlarımıza, herkese söylüyorum birbirimize umut olalım ve birbirimize inanalım.
İnanç ve umut her zorluğu aşar, her karanlığı aydınlatır, her şeyi inşa eder.
göç kaybek demektır