Tahir-buselik « KalkandereninSesi

17 Aralık 2024 - 14:46

Tahir-buselik

Son Güncelleme :

29 Haziran 2021 - 10:46

286 views
Tahir-buselik

ZAMANININ AMERİKASI OSMANLI İDİ

Siyaset yazmamaya gayret ederek, dilden, edebiyattan, tarihten, sanattan bir şeyler karalamaya çalışacağız. Bu haftaki konumuz, biraz tarih, biraz felsefe…
Amerika, ancak 2 buçuk asırlık bir devlettir. Bağımsızlığına 1776’da kavuşmuş, ondan sonra ise sömürgecilik yoluyla büyüdükçe büyüyüp bugünkü cesametine ulaşmıştır. 9 milyon 800 kilometrekare yüz ölçümüne sahiptir. Tam 50 eyaletinde de 330 milyon civarında insan yaşıyor.
Kuşkusuz burada Amerika’nın reklamını yapacak değiliz. İşlenecek o kadar şeyi var ki, onlar da konumuz değil ama… Asıl konumuz; dünyanın herhangi bir yerinde bir karışıklık çıktığı zaman Amerika’nın orada bitmesi veya oraya çağrılmasıdır. Yakın tarihlerde yaşanan olayları hatırlayalım. Çoğunluğu bizi ilgilendiren ve sınırlarımızın ötesinde cereyan eden Irak, Suriye, İran ve sonradan İsrail’deki olaylar ve yine Afganistan’a uzanan ABD hegemonyası…
Amerika, özellikle İslam ülkelerini seçip oralara girmekle bir nevi son dinden intikam alırken, çoğunluğun sandığı gibi buralara özgürlük, adalet değil tam tersine, esaret, kan ve barut götürmektedir. Daha 20-30 yıl öncesinde (Birinci Körfez Savaşı 17 Ocak 1991 – İkinci Körfez Savaşı 20 Mart 2003) Irak’ta yaşananları çoğunuz hatırlarsınız. 1990 yılında Irak’a Kuveyt işgal ettirilip ardından da müdahale edilmesi şeklinde özetlenebilecek bu savaşta 11 bin kilometre uzaktan gelip müdahil olması, hangi aklın eseridir Allah aşkına? Hem onların özgürlüğünden, okyanus aşırı Amerika’ya ne!
Dediğimiz gibi daha 2 buçuk asırlık bir tarihi olan Amerika, son yüzyılda dünyanın jandarması olmuştur.
İşte zamanının Amerika’sı da Osmanlı idi. Hem de Amerika gibi yüz yıl değil, tam altı asır…
Osmanlı İmparatorluğu da her ne kadar toprak kazanmak ve yayılmak amacıyla savaşlar yapmışsa da, dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen bir karışıklık için elini taşın altına koymayı bilmiştir. En parlak dönem ise Yükselme Devri’dir. Almanya’nın baskılarına maruz kalan Fransa Kralının bir mektupla Kanuni’den yardım istemesini ve onun da “Sen müsterih ol, senin için neler yapacağımı, sefirimiz sana anlatacak” mealindeki ifadede, bir özgüven ve cesaret vardır. Yine ülkesinde dans edilen Fransa Kralına yazdığı tarihi mektubu hatırlayın. O mektuptan sonra Fransa’da tam yüz yıl dans edilmemiştir denir. Türkler, gittikleri her yere hürriyet ve adalet getirmişler hiçbir milletin dinine karışmamış, her türlü inançlarını, örf ve adetlerine özgürce yaşamalarına izin vermişlerdir. Osmanlı, hiçbir kilise yıkmamış, ancak fethettiği yerlerdeki en büyük kiliseyi, kılıç hakkı olarak camiye çevirmiştir. Bu adalet yüzünden Fatih’in İstanbul’u kuşattığı sırada, bazı Bizans ileri gelenleri ve din adamları, Katolik ve Ortodoks kiliselerinin birleştirilmesini teklif etmeleri üzerine; Bizanslı Grandük Notoras’ın, “Başımızda kardinal külahı görmektense, Osmanlı sarığı görmeyi arzu ederiz.” diyerek, itiraz etmesi, önemli bir delil olarak kabul edilmelidir. Yine Fatih’in İstanbul’u fethinde yaşanan diğer olaylar da, Osmanlı adaletinin, sarsılmaz eşitliğinin bir nişanesidir.
Burada kuşkusuz Osmanlı’nın fütuhatını uzun uzadıya yazacak değiliz, ona sayfalar yetmez. Ancak, bugün dünya devletlerinin, özellikle kılıcımızın değdiği, geçmişte savaştığımız her milletin bize düşman kesilmesi, bizden intikam almak uğruna bulundukları coğrafyaların bile dışına taşarak İslam coğrafyasını kan gölüne çevirmesi bu yüzdendir. 600 yılın acısıdır bu… Oysa hepimizin bildiği kanlı katil Kazıklı Voyvoda’yı ve Avrupa’nın vahşiliğini hatırlayın. Osmanlı’da haksız yere hiç kimsenin burnu bile kanatılmamıştır. Fatih’in Trabzon’un fethine giderken,
“Trabzon için bunca zahmete değer mi” diye soran Memluk Sultanı Uzun Hasan’ın anası Sare Hatun’a dediği gibi, “Anne, İslam’ın kılıcı benim elimdedir. Eğer bu zahmetlere katlanmayacak olursam, bugün veya yarın Allah’ın huzuruna çıktığımda utanç duyarım.” sözünden de anlaşılacağı üzere, fetihler sadece toprak kazanmak için yapılmamaktaydı. Neredeyse 36 sultanın bütün amacı “İlayı Kelimetullah” idi yani Allah kelamını yüceltmek…
Anlayacağınız bizim utanacak atalarımız yok, bilakis övünülecek bir geçmişimiz var. O yüzden yerkürenin herhangi bir yerinde yaşayan bir Türk’ün başı dik olmalıdır vesselam.

Muhabbetle efendim!

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.