Anadolu’nun kapılarını Türklere açan Büyük Selçuklu Devleti Hükümdarı Sultan Alparslan’ın diyarı Malazgirt…
“Aylardan Ağustos, Günlerden Cuma
Gün doğmadan evvel İklim’i Rum’a
Bozkurtlar ordusu geçti hücuma
Yeni bir şevk ile gürledi gökler
Ya Allah….Bismillah Allahuekber ”
Tarih 26 Ağustos 1071. Yer, Malazgirt Ovası. 951 sene önce dönemin en güçlü devleti Bizans İmparatoru Romanos Diogenes, Türkleri imha etmek ve Türkleri Anadolu’dan uzak tutmak için 160 bin kişilik ordusuyla harekete geçmiş, Sultan Alparslan ise sadece şehadet şerbetini içmek için dua etmiş 40 bin kişilik ordusu ile cenk bizden zafer Allahtan diyerek Bismillah Allahuekber diyerek hücuma geçmişti.
Sultan Alparslan, beyaz kefen elbisesini giyerek atının kuyruğunu bağladı ve eline gürzünü alarak askerlerine: “Askerlerim! Şehit olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. O zaman ruhum göklere çıkacaktır. Benden sonra oğlum Melikşah’ı tahta çıkarın ve ona bağlı kalın. Zaferi kazanırsak istikbal bizimdir…”diyerek Anadolu’nun tapusunu Türklere verecek ve Anadolu’nun Türk yurduna dönüşeceği tarihi emri verir.
Sultan Alparslan, din âlimlerinin tavsiyesiyle muharebeyi cuma günü 26 Ağustos’ta başlatmaya karar vermişti. 26 Ağustos Cuma günü ordusuyla birlikte namaz kıldı, dua etti ve:
“Ya Rabbi! Sana tevekkül ediyor, azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin uğrunda cihad ediyorum. Ya Rabbi! Niyetim halistir. Bana yardım et; sözlerimde hilaf varsa beni kahret.” Sonrasında askerlerine dönerek tarihe geçen şu muhteşem konuşmasını gerçekleştirdi: Diğer taraftan İslam dünyası Bizans’a karşı yekvücut olmuş, Abbasi Halifesi’nin emri ile İslam dünyasındaki tüm camilerde şu dua okunmuştu: “Allahım! İslam sancağını yükselt ve ona yardım et… Müminlerin emirinin burhanı olan Sultan Alparslan’ın senden dilediği yardımı esirgeme ki, o sayede hükmünü yürütsün, şanını yaysın ve zamanın güçlükleri karşısında kolayca yerinde tutunabilsin. Senin dinini şerefli ve yüce tutabilmesi için onu lütufkâr ve her zaman etkili olan desteğinden mahrum etme. Onun kâfirlerin karşısındaki bugünü yarınına da yetsin. Ordusunu meleklerinle destekle. Niyet ve azmini hayır ve başarıyla sonuçlandır. Çünkü o senin ulu rızan için rahatını terk etti. Malı ve canıyla senin emirlerine uymak amacıyla senin yoluna düştü… Allahım! O nasıl senin çağrına uyup dininin korunmasında gevşeklik göstermeden emrine uymuş ve düşmanlarına bizzat karşı koyarak dinine hizmet için geceyi gündüze katmışsa, sen de ona zafer kısmet eyle, dileklerinde ona yardımcı ol, kaza ve kaderini onun için tecelli ettir… Yapmak istediği her işi ona kolay kıl. Tâ ki, onun düşmana karşı olan kutsal hareketi, zaferden ışık alsın ve müşrikler zümresinin, hak yollarını göremeyip sapıklıkta gözleri yumulsun…Allahım! Onun bütün güçlüklerini kolaylaştır ve müşrikliğe onun önünde boyun eğdir.” 26 Ağustos 1071 Cuma günü iki ordu Malazgirt Ovası’nda karşılaştı. Alparslan, cuma sabahı bütün komutanlarını topladı ve onların yanında Allah’a şöyle dua etti: “Ey Allah’ım, Sana müvekkil oldum ve bu cihatla Sana yaklaştım, Senin katında secdeye kapanıyor ve yalvarıyorum. Bu sözlerim, gerçek duygularımı ifade etmezse beni, yanımdaki yardımcılarımı ve askerlerimi yok et! Eğer içtenliğimi kabul ediyorsan, düşmanlara karşı bu cihatta bana yardım et ve beni muzaffer bir Sultan kıl!”.
Ordusuyla birlikte cuma namazını kıldıktan sonra,
“Ölürsem kefenim olsun” dediği beyaz bir elbiseyle ordusunun karşısına çıkıp “Ey askerlerim ve komutanlarım! Daha ne zamana kadar biz azınlıkta, düşman çoğunlukta olmak üzere, böyle bekleyeceğiz? Ben bizzat Müslümanların minberlerde bizim için dua etmekte oldukları bu saatte düşmanın üzerine atılmak istiyorum. Galip gelirsek arzu ettiğimiz sonuç hasıl olacaktır, aksi takdirde şehit olarak cennete gideriz. Bugün burada ne emreden bir sultan ne de emir alan bir asker var; ben de içinizden biri olarak sizinle birlikte savaşacağım; benimle gelmek isteyenler peşime düşsünler, istemeyenler serbestçe geri dönebilirler. Biz, Müslümanların eskiden beri yapageldikleri bir gaza yapıyoruz” şeklinde konuştu. Sultan’ın konuşmasını heyecan içinde dinleyen asker ve komutanlar hep bir ağızdan, “Ey Sultan, biz senin kullarınız, sen ne yaparsan biz de aynısını yaparız ve sana yardım ederiz, istediğin gibi hareket et” dediler. Bunun üzerine Sultan Alparslan atının kuyruğunu bizzat bağladıktan sonra savaşı başlattı. Cuma namazından sonra geceye kadar devam eden Malazgirt Meydan Muharebesi’nde Bizans ordusu ağır bir yenilgiye uğradı. Bizans ordusunun komutanı olan imparator ve çok sayıda general esir alınmış, Sultan Alparslan, kendisinden daha büyük bir orduyu zekisi ve savaş tekniği ile mağlup etmişti. Böylece Anadolu toprakları “Türkiye” olmuştu. Cesaretini inancından alan, ölürsem şehit kalırsam gazi, elbisem ise kefenim olsun şuuruyla savaş meydanlarında zaferden zafere koşan Türklerin başarısı, üstün zeka ve müthiş savaş tekniği ile birleşmesi bugünün büyük Türk dünyasının oluşmasında etkili olduğu aşıklardır.
1071 de Sultan Alpaslan’ın yaktığı Anadolu’nun
“TÜRKİYE” oluşu meşalesi sonsuza dek yansı. Allah Türk’ü korusun ve yüceltsin.
Başta Malazgirt şehitlerimiz olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmetle, şükranla anıyor Ruhları şad, makamları cennet olsun. Bu vesile ile Büyük taarruz zaferimizi de kutluyor Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK başta olmak üzere silah arkadaşlarını minnetle anıyoruz.