1898 yılında Kalkandere’nin Toğli (Soğuksu)
Mahallesinde doğdu. Hareketli bir çocukluk devrinden
sonra delikanlılık yaşına gelince ele avuca sıhmaz bir
hale geldi. Bu tarz hareketlerinden babası çok
rahatsızdı. Hatta bir defasında Karadere medresesinde
müderrislik yapan ve çevrede ilim ve irfanıyla otorite
kabul edilen Mahmut Efendi’ye oğlu Mustafa’dan
rahatsızlığını belirtmiş ve kendisine beddua etmesini
istemişti. Mahmut Efendi, Mustafa’nın ileride hayırlı işler
yapacağını söyleyerek bu isteği reddetmişti.
1918 yılında İstanbul işgal edilince Kara Mustafa
İstanbul’a gitti. Burada işgal kuvvetlerine ve Rum
çetelerine karşı Kamburoğlu Şevki ve Çolakoğlu
Kekeme Hüseyin ile saldırı hareketlerine katıldı. İstanbul
sokaklarında çok sayıda İngiliz askerini bıçaklayarak
öldürme ve yıldırma hareketlerinde bulundu.
Tepebaşı’nda üst rütbeli İngiliz subaylarına yapılan
saldırıyı da Kara Mustafa gerçekleştirdi.
İşgalci İngilizlerin Beykoz’a yanaşmış olan askeri
gemisine saldırıyı gerçekleştirenler de bu üç Karadereli
idi. Bunlar Beykoz ile Paşabahçe arasında Sultançayır
mevkiine yanaşmış olan İngiliz gemisine hücum etmiş,
komutanı öldürmüş ve esir aldıkları bir kaç askeri
karaya çıkarıp o civarda bulunan bir köprünün üstünde
vurarak dereye atmışlardı. Bu sırada İngiliz
donanmasından aldıkları erzakları da yoksulluk içinde
bulunan Alemdağ, Sırapınar, Reşadiye ve Hüseyinli
köylerindeki fukaraya dağıtmışlardı. Bu hadise üzerine
İngilizler, bu gençlerin yakalanması için gazetelere ilan
vermiş, ihbar edeceklere 1000 altın vereceklerini vaad
etmişlerdi. Ayrıca İstanbul Hükümetine baskı yaparak
Kandıra civarında yakalanıp hapsedilmelerini
sağlamışlardı. Gözüpek bu hemşerilerimiz daha sonra
hapsedildikleri yerin lağım kanalından kaçarak
kurtulmuşlardı.
Kara Mustafa, Milli mücadele sırasında hemşerisi İpsiz
Recep ve Çolakoğlu Sarı Ali tarafından kurulmuş
Kuvây-ı Milliye çetelerine katıldı. İpsiz Recep çetesinin
Sarıyer’de ilk olarak teşekkülü sırasında ona katılan ilk
kişilerden biri oldu. Bu dönemde Kara Mustafa’nın da
içerisinde bulunduğu 40 kişilik çete Beykoz’a geldi.
Burada 15 kişilik bir İngiliz birliğinin gemilerine binmekte
olduğunu duyunca o tarafa yönelip ateş etmeye başladı.
Yakın mesafeden ve bir müddet karşılıklı yapılan
çatışmaya rağmen çeteden hiç kimse ölmediği gibi
İngilizlerden de kimsenin vurulduğu görülmedi. Çatışma
sonucu gemiden uzaklaşıp mahalleye geldiklerinde
halktan birisi, İngiliz komutanın fırında gizlendiğini
söyledi. Fırında Rize’nin Kofin köyünden bir hemşerileri
çalışmaktaydı. İngiliz komutanı ondan istedilerse de bu
kişi İngiliz’i vermekte tereddüt edince onu da öldürmekle
tehdit ettiler. Bunun üzerine İngiliz’i çıkarıp teslim etti.
Velioğlu Kara Mustafa, İngiliz komutanı hemen
öldürmeyi teklif ettiyse de Çolakoğlu Hüseyin başta esir
olarak tutulması taraftarıydı. Biraz sonra o da fikrini
değiştirince İngiliz’i öldürüp Beykoz’dan ayrıldılar.
Bu dönemde Sarıyer civarında bulunan Rum çeteleri
işgalci İngilizler tarafından himaye ediliyordu. Şımaran
silahlı bu Rum çetelerinden biri Belgrad ormanlarından
izinsiz ağaç kesiyor ve kendilerine engel olmaya çalışan
Türk Jandarmalarının silahlarını alıp bağlıyor ve
dövüyordu. Ayrıca çevredeki Türk köylerini de
basıyordu. İpsiz Recep ve arkadaşları bunlara bir ders
vermeye karar verince arkadaşlarıyla birlikte bir gece
pusuya yatarak beklemeye başladı. Sabaha karşı silah
ve baltalarıyla ormana gelen Rum çetesi Domuzdere’de
İpsiz Recep ve arkadaşları tarafından pusuya
düşürüldü. Neye uğradıklarını şaşıran Rum çetesi
ellerindeki silah ve baltaları yere atıp teslim olunca silah
ve baltalar Kara Mustafa tarafından toplandı. Daha
sonra 8 kişilik Rum çetesi üyeleri dizüstü oturtularak
İpsiz Recep tarafından sorgulanmaya başlandı. Bu
sırada Niko adlı Rum’un aklına bir şeytanlık geldi.
Yanında bulunan beygirini sulamak bahanesiyle İpsiz
Recep’ten izin istedi. Recep de yanına Kör Hasan’ı
vererek suya gönderince Niko beygirine atlayıp
kaçmaya başladı. Maksadı yakınlardaki Rum köylerine
ulaşıp yardım istemekti. Kör Hasan’ın dur demesini
dikkate almayınca Kör Hasan tarafından vuruldu. Artık
silah patlamıştı ve İngilizlerin durumu öğrenmesi an
meselesiydi. Duracak zaman yoktu. Vakit geçirmeden
diğer Rum çeteciler de ortadan kaldırıldı. Bu haber
işgalci İngilizler ve Rum çetelerini şok etti. Bundan
sonra İstanbul’dan ayrılan İpsiz Recep ve arkadaşları
Kefken adasına geçti. Burada bir taraftan İstanbul’dan
gelip Kurtuluş savaşı için Anadolu’ya geçmeye çalışan
vatanperverlere yardımcı olurken diğer taraftan düşman
ülkelere yük taşıyan gemileri soymaya başladılar.
Cumhuriyetten sonra Kalkandere’ye yerleşen Kara
Mustafa uzun yıllar burada kasaplık yaptı. Ömrünün
sonlarında İstanbul’a yerleşti. Çeteden arkadaşı olan ve
Sultançiftliği (Taşdelen)’ne yerleşmiş Çolakoğlu
Hüseyin’le zaman zaman buluşup eski günleri anarlardı.
1963 yılında Ümraniye’de vefat etti. Burada Çamlıca
(Çakaldağı) mezarlığına defnedildi.
Kaynaklar:
Kara Mustafa’nın oğlu Mustafa Velioğlu’ndan derlenen
şifahi bilgiler; Haftalık Mecmua, sayı 117-119, (1927); İ.
G. Güvelioğlu, Kuvây-ı Milliyenin Rizeli Emicesi İpsiz
Recep, İstanbul 2010, s. 38-39, 113.