TARİHÇE : İlçenin bilinen en eski adı Karadere’dir. İlçe merkezinden geçmekte olan derenin yatağındaki kara taşların, suyun rengini kara göstermesi ilçenin bu adı almasına sebep
olmuştur. Daha sonra bu ad Kalkandere olarak değiştirilmiştir. Kalkandere adı ilçenin geri kalmışlıktan kurtularak kalkınma sürecine girmesi nedeniyle verilmiştir. Başka bir düşünceye derenin bol su getirerek taşmasına atıfta bulunularak “Kabaran Dere” anlamında Kalkandere denmiştir. üçüncü bir anlamı da kötülüklere karşı kalkan olmaktır.
Kalkandere, sırasıyla Kimmerler, Persler, Selçulular ve Trabzon Rum Pontus devletinin egemenliği altında kalmış, 1461’de Fatih sultan Mehmet’in Trabzon Rum Pontus Devletini ortadan kaldırmasıyla Osmanlı İmparatorluğu’na katılmıştır. XI. yüzyılda başlayan büyük Türk göçü ile Kars-Çoruh yolu üzerinden Selçuklu Türkleri’nin bölgeye ilk defa giriş yaptığı bilinmektedir. 1048’de İbrahim YINAL komutasındaki Selçuklu ordusu Trabzon’a kadar gelir. 1058’de Emir DİNAR komutasındaki Selçuklu ordusu Kars-Çoruh yolunu takip ederek Kelkit’e ulaşır.
İlçemizin bulunduğu mevkiyi göz önüne alırsak bu akınlar sırasında Çoruh Vadisini İspir üzerinden İkizdere-İyidere Vadisine bağlayan geçitten bölgemize girildiği düşünülebilir. Kalkandere’deki akrabaların soy adlarına Doğu ve Güneydoğu illerinde de rastlanması bu görüşü doğrulamaktadır. Ayrıca yakın zamanlara kadar Rizeyi Erzurum’a bağlayan bir yaya yolunun varlığı da bilinen bir gerçektir. Kara yolunun olmadığı dönemlerde bölgemizde yaşayan insanların Rize-İspir-Erzurum arasında katırlarla yük taşıdıklarına yaşlılarımız şahittir. 1071 Malazgirt Zaferi sonunda bilgemiz kesin olarak Selçuklu hakimiyetine girer. Ancak Selçuklu göçünün Batı Anadolu’ya kayması ile bölge tekrar Bizans eline geçer. Bundan sonra Danışmendoğulları, Bizans ve Anadolu Selçuklu Devletleri arasında el değiştiren bölge, 4. Haçlı Seferi sırasında Rum-Pontus Devleti’nin hakimiyeti altına girer. Nihayet 1461’de Fatih’in Trabzon seferi sonunda Osmanlılar bölgeye hakim olur.
Bu dönemde İlçemizin büyük yayla şeklinde bir köy durumunda olduğu Mahmut GÖLOĞLU’nun Trabzon Tarihi adlı eserinde ifade edilmektedir. Aynı kaynak, 1821’lerde köy halinde bulunan Karadere’nin nahiye oluş tarihini de 1886 olarak vermektedir Seferberlik sırasında Ruslar, Kars-Çoruh yolunu takip ederek İspir üzerinden Silyan dağlarına gelmişlerdir. Sarıkamış bozgunundan dolayı bölgede Türk Askeri Kuvvetlerinin az olması nedeniyle 02.04.1916 tarihinde Karadere suyunun Of tarafı Ruslar’ın eline geçmiştir. Bu işhalden sonra Rusya’da meydana gelen Bolşevik ihtilali sonucu, Erzincan görüşmeleri ile Rus Birlikleri Doğu cephesine doğru çekilmeye başlamışlardır. Aynı anda harekete geçen II. Türk-Kafkas Kolordusu bölgeye hakim olmuş, 2 Mart 1918’de Yakup Şevket Paşa’ya bağlı birlikler Rize’yi kurtarmıştır. Mütareke yıllarında Trabzon’da kurulan “Trabzon Müdâfa-i Hukuk-i Milliye” örgütünün Rize’de şubesi açılmış, bölgemiz halkı, bu örgüt vasıtasıyla seferberliğe iştirak etmiştir. Kalkandere nahiyesi 27.06.1957 tarihinde yürürlüğe giren 7033 sayılı kanunla ilçe olmuştur. Ancak bölgemiz fiilen 01.04.1959’da ilçe olarak yönetilmeye başlanmıştır.
Ekonomi : İlçemize dışarıdan gelen kamu görevlileri dışında vatandaşların konut ihtiyacı bulunmamaktadır. İlçe merkezi ve köylerdeki konutların tamamına yakını betonarme ev tipinde olup, yer yer ahşap yapılı evlere de (özellikle köylerde) rastlamak mümkündür.
İlçemiz tarım arazisinin % 97’sinde çay tarımı yapılmakta geri kalan kısımda ise meyve-sebze, mısır ve diğer tarla bitkilerinin yetiştiriciliği yapılmaktadır.
İlçemizde önceki yıllarda (2003-2009 yılları arasında) DOKAP, Özel İdare ve KHGB kaynaklı olmak üzere toplam 52 adet projeli bahçe kurulmuş olup, bunla Çay üretim döneminde (Mayıs-Ekim ayları arası) iş ve çalışma yaşamında ve nüfusta (İlçemiz nüfusuna kayıtlı olup da İlimiz dışında yaşayan vatandaşlardan çay üretimi yapanların üretim döneminde İlçemize gelmeleri nedeniyle) oldukça hareketlilik yaşanmaktadır.
İdari Yapı : İlçede yerleşim, arazi yapısının etkisiyle dağınık bir şekil arz etmektedir. Köyler, Anadolu’nun diğer bölgelerinden çok farklı olarak geniş
alanlara yayılmış, yerleşim alanları ile tarım alanları iç içe girmiş vaziyettedir.
İlçeye bağlı 1 (BİR) belediye (Kalkandere Merkez Belediyesi ) ve 22 köy bulunmaktadır. KÖYLER: Çağlayan, Çayırlı, Dilsizdağı, Dülgerli, Esendere, Esentepe, Fındıklı, Geçitli, Hurmalık, Hüseyinhoca, İnci, Kayabaşı, Ormanlı, Seyrantepe, Soğuksu, Ünalan,
Yenigeçitli, Yeniköy, Yeşilköy, Yokuşlu, Yolbaşı ve Yumurtatepe’dir.
Ayrıca Kalkandere Merkez Belediyesine bağlı 12 mahalle vardır.
MERKEZ MAHALLELER: Adalar, Aksu, Aşağıtatlısu, Cevizlik, Dağdibi, Kuruköy, Kızıltoprak, Medrese, Soğuksu, Taşçılar, Yukarıtatlısu ve Yenimahalle.
HALK MUTFAĞI : Bir bölgedeki halkın günlük veya mevsimlik (sezonluk) yiyecek ve içecek ürünlerinin hazırlanışını, tüketimini; bu ürünlerin
hammaddesinin üretimini ya da teminini; bunların hazırlanıp tüketildiği mekanları ve kullanılan araçları ve de bütün bu aşamalarla ilgili inanış ve değer yargılarını içeren geniş bir konuyu kapsar.
Rize bölgesinde, halk kültürünün birçok alanında olduğu gibi halk mutfağı ve yemek kültüründe de 1940’lı yıllardan sonra başlayan çay üreticiliğinin ve köylere yönelik kalkınma hamlelerinin etkisiyle değişimin ve yeniliklerin önü açılmıştır. Çünkü bu dönemle birlikte köyler birbirleriyle ve kent merkezleriyle, kentler de diğer büyük
şehirlerle daha kolay alış veriş (maddi ve manevi) imkanı bulmuşlardır. “Bir yerde üretilen, diğer yerlerde de tüketilmeye başlanmıştır.” Böylece kapalı toplum yapısındaki geleneksel mutfak düzeni değişmeye başlamıştır. Bölgedeki tarım alanlarının darlığı ve iklim özellikleri nedeniyle sınırlı türde sebze (mısır, karalahana, fasulye, kabak v.b.) yetiştirilebilmektedir. İklim koşulları çeşitli meyvelerin yetişmesine olanak tanısa da bahçecilik için yeterli alanların olmamasından dolayı genelde aile içi tüketime yönelik üretim yapılmaktadır. (elma, mandalina, armut, hurma.)
1990’larla birlikte, bölgede ticari amaçlı “kivi” yetiştiriciliğine de başlanmıştır. Yörede yapılan sebze ve meyve üretiminin yanında, halk mutfağını şekillendiren iki önemli kaynak, deniz ve hayvan ürünleridir. Karadeniz denince akla ilk gelen şeylerden birisi “hamsi”dir. Başta hamsi olmak üzere, deniz ürünlerinin Rize mutfağındaki yeri tartışılmazdır. Bunun yanında, çay tarımının yapılamadığı köylerin ve yayla yaşamının başlıca üretim faaliyeti olan hayvansal gıdalar da Rize mutfak kültürünü zenginleştirmektedir. Çaycılıktan önceki dönemlerde yaygın olarak üzüm yetiştiriciliği ve pekmez üretimi yapılmakta idi. Çay tarımının yaygınlaşmasıyla birlikte asma ağaçları yerlerini çay bitkilerine bırakmıştır. Günümüzde üzüm yetiştiriciliği ve pekmez yapımı az miktarda ve sınırlı alanlarda yapılmaktadır. (Üzüm pekmezi dışında armut pekmezi de yapılmaktadır.) Yörede arıcılık önemini hala korumaktadır. Dünyaca ünlü “Anzer Balı” ve “Deli Bal” bu bölgede üretilmektedir.