Farklı başlamak hatta biraz eleştiri ile yöresel sorunlara değinmek istiyordum. Ancak son iki köşem de yazmaya çalıştığım tarihi gerçeklerle ilgili bölümü devam ettirmek daha doğru olur diye düşündüm.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş döneminde Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının uğraş ve öz verileri unutulmayacak kadar değerli ve önemlidir. Lider ve önderlik için öncelik bilgiye, beceriye, cesarete, atılganlık, kadro ve milletin bütünlüğünü sağlayacak yetenek gereklidir. Atatürk’ün hayatında iki öğe çok egemendir biri görev öteki de sorumluluktur. O bu iki sesi daima vicdanında duymuştur, vicdanında her zaman duymuş olduğu bu iki sesinle iki kaynağı vardır. Biri vatan diğeri ise millettir. İşte her alanda ve her yönde ki sonsuz çabaları girişimleri bitmeyen fedakârlıkları hep bu iki kaynaktan gelmektedir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında şöyle der:
‘’ Ben görevimin bitmediğini, yüklendiğim sorumluluğunda yüksek ve çetin olduğunu anlıyorum. Arkadaşlar bu görev bitmeyecektir, ben toprak olduktan sonra da devam edecektir. Ben seve seve sevine sevine bütün varlığımı bu kutsal göreve vereceğim ve onun sorumluluğunu yüklenmekle mutlu olacağım, çünkü büyük milletimizin alp ve vicdanın da bana karşı sarsılmaz bir güven ve itimat taşımakta olduğunu görüyorum. Bu benim için büyük bir kuvvettir, büyük yetkidir.’’
Atatürk’ün ağzından çıkan her sözcük Vatan’dan ve milletten yanadır, halkına hizmet etmekten sonsuz bir mutluluk duyardı. Asla bu hizmetten dolayı karşılık beklemezdi, önemli bir sözü de ‘’ Benim için dünyada en büyük mevki ve mükafat milletin bir ferdi olarak yaşamaktır. Bugün olduğu gibi ömrümün sonuna kadar milletin hizmetinde olmaktan iftihar edeceğim .’’ Sürekli kötülükten kaçınan insanlara sevgi ortamı yaratmak için mücadele örnekleri oldukça fazladır.
‘’ Kalpleri kırarak değil kalpleri kazanarak insanlara yaklaşırım.’’ der.
Sevmekten, iyiliği sevmekten hiç kimsenin borçlu çıkmadığı bir gerçektir.
‘’Bizim yolumuzu çizen, içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk milleti bir de, milletler tarihinin bin bir facia ve ızdırap kaydeden yapraklarında çıkardığımız neticelerdir.’’ ifadesi ayrı bir önem taşır. Öyleyse her bireyin kendisine düşen sorumlulukları vardır. Yaşadığın yurt bedavadan gelmemiştir, yaşadığın süre içinde görevlerin kaçınılmaz olacaktır. Şairin söylediği dizelere bakmakta yarar var
Kaldır başını Kara uykulardan
Böyle Yürek böyle atardamar/ atmaz olsan
Ses ol Işık ol yumruk ol/ fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende