İPSİZ RECEP « KalkandereninSesi

17 Aralık 2024 - 12:24

İPSİZ RECEP

Son Güncelleme :

10 Haziran 2021 - 19:02

185 views
İPSİZ RECEP

Kuva-i Milliye; tarihimizdeki büyük bir zaferin ve yeni bir medeniyet
döneminin anlatımıdır. Atatürk’ün etrafında toplanan Kuva-i
Milliyeciler, Anadolu’nun işgaline ve istilasına son vermişler, Atatürk
önderliğinde Türkiye
Cumhuriyeti’nin kurulmasına vesile olmuşlardır. İşte İpsiz Recep,
Kuvayı Milliye hareketinin Savaş bölümünde yer alan büyük bir halk
kahramanıdır.
İpsiz Recep 1862 yılında Rize’nin Portakallık Mahallesi’nde doğmuştur. Babası
Hüseyin, annesi Cemile hanımdır. Çocukluk ve ilk gençlik yılları Rize’de geçmiştir.
Burada İpsiz lakabıyla tanınırdı. İpsiz sanının nereden geldiğini soracak olursanız
babası Hüseyin
Bey’in daha önce doğan çocukları vefat etmiş bu sebeple devamlı olarak evlat
özlemi
duymuştu.
Anne ve babasına komşuları
“Recep nerede?” diye sorduklarında, Onlar “bizim İpsiz’i mi soruyorsunuz. İyidir
iyidir” demekle yetinirler ve böylece oğullarını işe yaramaz biri göstermek kaydıyla
nazardan ve gözden korumuş olurlardı. İpsiz Recep küçüklüğünde çok yaramaz bir
çocuktu. Son
derece hareketli bir yapıya sahipti. Bazen hiç evde durmaz, devamlı dışarda kalırdı.
Gelecekte sağlık problemleri yaşamasının bir nedeni de buydu. İpsiz adeta ismiyle
müsemmaydı. Daha sonraki dönemlerde İpsiz Recep, Efe olacak, “Rizeli İpsiz
Recep Efe” olarak anılacaktır.
İpsiz Recep hayatının gelecek yıllarında, babasından kendisine kalan portakallık
bahçesini satacak buradan elde ettiği paranın bir kısmını yersiz yurtsuz insanlara,
bir kısmını da hapishanede yatan ihtiyaç sahibi arkadaşlarına bağışlayacaktı. Yine
bir başka örnek
verecek olursak, İpsiz Yüzbaşı rütbesinde iken kendisine bağlanan 50 lira aylığı
almayacak çetenin mutfağına bağışlayacaktı. İşte İpsiz böyle cömert, alicenap bir
kişiliğe sahipti. Gençlik
yıllarından itibaren devamlı mücadele veren bir adamdı. Tüfeğini kucağında
taşıyan,attığını vuran keskin bir nişancı idi. Öyle ki öldürülecek birini vuramayıp ıskaladığı  zaman

okişi için Allah onu korudu, derler ve o kişiye bir daha ilişmezlerdi.
Recep’in babası Batum’da bankerdi. Ticaretle uğraşıyor, aynı zamanda sahibi olduğu
motorlu tekneyle yolcu taşıyordu. Recep’te babasının yolunda ilerlemiş küçük yaşta
gurbet hayatına atılmıştı. Recep babasının teknesinde belli bir süre çalışmış, tütün
ticareti ve insan taşımacılığı yapmıştı. Tütün üreticilerine bugünkü tabirle kredi
açmakta. Yazın üreticiler de ürettikleri tütünü Recep’e getirmekteydiler. Bu borç
verdiği kişiler arasında Ermeniler de vardı. 1905 yılında bir Ermeni komitasının
Osmanlı padişahı
Abdülhamit’e karşı bir bombalı saldırıda bulunmuş olması İpsiz Recep’te Ermenilere
karşı bir gayiz oluşturmuştu. Recep’in sitemi, daha sonra hakarete dönüşür. Bunun
üzerine Ermeniler Recep’ten aldıkları borç
parayı iade etmezler. Bu yüzden zarara uğrayan ve işi bozulan Recep, Rusya’dan
ayrılmak zorunda kalır ve Rize’ye döner. Recep, ticaret yapmaya devam eder. Bu
defa da Rize’den Batum’a portakal getirmiş. Batum’dan da Rize’ye gaz, tuz gibi
ihtiyaç
maddeleri getirerek ticari çalışmalarına devam etmiştir.
Ülke içindeki işgal ve istilalar, devlet gücünün zayıflamasına ve iç güvenliğin
sarsılmasına neden olmuştu, aynı zamanda eşkıyalık olaylarının artması nedeniyle
Recep ve
arkadaşları, Portakallık Mahallesinin güvenliğini sağlamayı kendilerine bir görev
addederler. Portakallık Mahallesindeki eşkıyalar, eskisi gibi cirit atamaz olurlar, bölge
İpsiz Recep ve arkadaşlarının kontrolüne girer. Evvela İpsiz Recep ile kader birliği
yapan müfrezesini anmadan
geçemeyeceğim. Karadere’den Kamburoğlu Şevki, Velioğlu Kara Mustafa, Çolakoğlu
Hüseyin, İpsiz Recep’in yeğeni Hamza, Bayram Ali Sekmiş. Kara Yusuf, Kara
Mehmet, Kör Hasan, Mehmet Altıkanoğlu. İşte İpsiz Recep’in milli müfrezesi bu
dokuz Vatan
evladından oluşuyordu. Bu tarihlerde İstanbul İtilaf Devletlerinin işgali altındaydı. Bu
dönemde, Anadolu’ya silah sevkini sağlayan Karakol Cemiyeti vardı bu cemiyet,
işgalcilerle de mücadele etmeyi kendisine şiar edinmişti. Bu dönemde en muhat çete,
Andon çetesiydi. Rumlara ait bir çete idi halka karşı işkenceler yapmakta ve haraç
toplamaktaydı. İpsiz Recep, bu çeteyi ortadan kaldırmayı başarır. Şimdi bu vakayı
ak t a r m a k i stiyorum.
Andon çetesi lideri zaman zaman arkadaşlarıyla boğazda bir lokantada yemek
yerlerdi. Bunu öğrenen Recep, lokanta sahibine başvurur ve aç kaldığını ağlayarak
anlatır,
kendisini
acındırır ve lokantaya alınmasını sağlar. Lokantaya bulaşıkçı olarak girer. Bir akşam
Andon çetesinin lokantaya geleceğini öğrenir. İpsiz arkadaşlarına lokantanın etrafını
sarmaları için haber gönderir. Beklenen akşam, Andon çetesi gelir. Çete ekibinin
tamamı tüfeklerini duvara dayar ve sofraya oturur. İpsiz Recep ustasına “yiğitleri ben
çok
severim, izniniz olursa
servisi onlara ben yapmak isterim” der. Ustasından izin alan İpsiz servis esnasında
önlüğünün altına gizlediği tabancayı çıkarır ve ateşler. Böylece çete başını öldürür.
Çetenin diğer üyeleri, silahlarını kapıp dışarı çıkacakları esnada, dışarıda bekleyen
Recep’in adamları tarafından öldürülür.
Bu olayın akabinde Recep ve arkadaşları İstanbul’dan ayrılır. Önce Şile’ye oradan da
Kefken’e gelirler. İpsiz, burada Kuva i Milliye yolunda verdiği mücadeleden sonra
Karasu’ya geçer. Burada karargâhını kurmak suretiyle İstiklal Savaşına katılır. Bu
amaçla Rize’ye
yakınlarına haber salar. Saldığı haberde kendisiyle birlikte savaşacak gönüllü ister.
Rize de tellal bağırtılır. “Sakarya’da İpsiz Recep’in çetesine gönüllü yazılacak herkes
silaha gelsin.” birçoğu Recep’in çetesine katılmak için gönüllü yazılır. Burada bir
hususu
belirtmek
istiyorum. Çete kavramı, bugünkü anlamıyla kanun dışı yollardan para kazananların
değil, vatan-namus hürriyet-bağımsızlık uğrunda varlığını adayan kahraman
toplulukların
adıydı. İpsiz Recep’in çetesi, ilk anda Rize’nin İslam Paşa ve Portakallık
Mahallesinde kurulmuş,
sonradan gönüllülerin katılması suretiyle Sakarya’da Yunanlılara karşı da savaşmıştı.
İpsiz Recep, tekrar memleketine haber salar bu haber üzerine, başta Ahmet Güngör
ve Arkadaşları olmak üzere 40 kişilik bir ekip toplanır. Bu ekip “İpsiz Recep’in
çetesine
katılıyoruz” diyerek Rize’den yola çıkar, Sakarya’ya gelirler. Amaç, buradan Kuva-i
Milliye’ye katılıp topraklarımızdan Yunan işgalcilerini çıkarmaktı. Recep ve
arkadaşları 1923 yılına kadar Karasu’da kalarak mücadeleye devam ederler. İstiklal
Savaş’ında,
üzerlerine
düşen vazifeyi layıkıyla ifa etmiş olurlar. Ve aradan belli bir süre geçtikten sonra bir
sonbahar günü Recep, Hakkı Alkan ve 25 arkadaşı ile Ankara’ya gelir. Büyük bir
ihtişamla karşılanırlar, Atatürk onları Çankaya’da kabul eder ve onlara şöyle seslenir;
“Evlatlarım sağ olun, var olun sizin sayenizdedir ki vatan düşman işgalinden kurtuldu,
benden ne istersiniz” der. Buna mukabil İpsiz Recep duygularını şöyle açıklar:
“Paşam sağlığınızı isteriz başka da bir şey istemeyiz.”
Milli Mücadele başarıyla sonuçlandıktan sonra Recep, herkesin tezkeresini vererek
çetesini dağıtır. Verilen tezkerede, imzasının altında şu yazı vardı “ Yüzbaşı İpsiz
Recep Sakarya
Sevahili kumandanı.” İpsiz Recep’in savaştan sonraki hayatı ise Karasu’da geçer
Orada Atatürk’ün emriyle Recep’e ev ve arazi tahsis edilir. Recep ne yapar,
kendisine verilen arazinin altı dönümünü kendisine ayırır. Kalanını ise burada
yaşayan halka dağıtır. İpsiz Recep denizi çok sevdiği için Sakarya Nehri kenarındaki
Kızılcık Köyü’nde oturur ve
burada sessiz ve sakin bir hayat idame ettirir. İlçede bulunanlar, kendisine Karadeniz
şivesiyle
“Emice” yani amca derlerdi. Kendisine madalya takdim edilmek istenildiğinde İpsiz
Recep buna karşı çıkar. “ Biz madalya için savaşmadık, vatanımızı toprağımızı
kurtarmak için
savaştık” diyerek bu teklifi geri çevirir.
İpsiz Recep, yılar sonra hastalanır, hastalığının tifo ya da kanser olduğu söylenir. Tifo
ihtimalinin daha yüksek olduğunu biliyoruz. İpsiz Recep 11 Haziran 1928 günü
hayata gözlerini kapar “İstiklal Savaşı Kahramanlarından Milis Yüzbaşı İpsiz
Recep’in Kabrini Yaptırma Derneği” tarafından mezarı yaptırılır. Ulu Cami
yakınındaki mezarlıkta toprağa verilir. Mermer mezarın ortasındaki sütunda ki
kitabede şu yazar; “Kurtuluş Savaşı
kahramanlarından Yüzbaşı Recep Reis (İpsiz Recep) Rize’nin Portakallık
Mahallesi’nden Emir Ali oğullarından Hüseyinoğlu 1862/1928.
Recep için halk arasında şiirler yazılır. Bu halk şiirlerinde Recep yüceltilmiştir.
Bunlardan birini paylaşmak istiyorum:
“Leblebi koydum tasa
Doldurdum basa basa
İpsizin önünden Allah Allah
Kurtuldum kaça kaça”
Başka bir dörtlüğü okuyalım:
“Tasa da koydular ayran
Seyran gezerim seyran
İpsizi sorarsan Allah Allah
İnce de uzun bir fidan.”
Halk ipsiz Recep’i o kadar benimsemişti ki o yıllarda Karasu’da doğan çocukların
tamamına Recep adı verilmişti. Recep bir kahramandı. İpsiz Recep ve onun gibi
vatan
uğrunda ve
namus-hürriyet ve bağımsızlık uğruna savaşan nice şehitlerimiz ve kahramanlarımız
vardı. Bunlar sayesindedir ki zafere ulaşabildik. Hepsini, minnet ve şükranla
anıyoruz; nur içinde yatsınlar, mekânları cennet olsun.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.