Yüce Allah, Kuranı Kerimi tüm insanlığa kıyamete kadar rehberlik etsin, ona yol göstersin, sorunlarına çözüm bulsun, insanlığı nasıl ıslah etsin ve bozuk düzeni nasıl düzeltebileceğini göstersin diye göndermiştir. Kuranı Kerim’in insanlığa fayda verebilmesi, gerçekten insanların ona yönelmesi ve onu hayatlarına tatbik etmeleri ile mümkündür. Nasıl ki kullanılmayan ilaç fayda vermezse kendisine başvurulmayan Kuranı Kerim de fayda vermez. İngiltere’nin eski başkanlarından Tony Blair vermiş olduğu bir röportajda “Düzenli olarak Kur’an okuyorum, aslında her gün okuyorum.” dedi. Nedeni sorulduğunda ise “Küreselleşmiş dünyada dinler konusunda bilgili olmanın kritik önem taşıdığını düşünüyorum. Her gün Kuran okuyorum. Kısmen dünyada olup biten bazı şeyleri anlamak, ama büyük ölçüde son derece öğretici olduğu için” diye ifade etti.
Görüldüğü gibi küresel emperyalizmin aktörleri bile dünyada olup bitenleri daha iyi anlamak için Kuranı Kerim okuduğunu ifade etmekten çekinmiyor. Biz Müslümanlar ise Kutsal Kitabımız olmasından övündüğümüz Kuranı Kerim’e acaba ne kadar sahip çıkıyor ve çalışmalarımızı Kuranı Kerim’in ilkeleri doğrultusunda yapıyoruz?
Tony Blair’in dediği gibi dünyada olup biten bazı şeyleri anlamak için Kuranı Kerim’ e baktığımızda insan fıtratı üzerinde oynanan oyunları açıklayan şu Ayeti Celileyi görürüz:
“İnsanlardan öylesi de vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider. Bir de kalbindekine (Sözünün özüne uyduğuna) Allah’ı şahit tutar. Hâlbuki o, düşmanlıkta en amansız olandır. O,
(senin yanından) ayrılınca yeryüzünde bozgunculuk yapmağa, ekin ve nesli yok etmeğe çalışır. Allah ise bozgunculuğu sevmez.” (Bakara Suresi, Ayet
204-205)
Ayetlerin tefsirlerine bakıldığında, Allah’a inanmayan insanlar yönetimi ele aldığında veya ellerine fırsat geçtiğinde, içlerinde insanlığa karşı sakladıkları düşmanlıkları göstermek için ellerinden geleni yaparlar. Bozgunculuk yapmak için en büyük suçları işlerler. Günümüzde ekin ve nesli bozmak için yapılan şu uygulamalar tam da ayetin anlatmak istediği değil midir?

* Hayvanları klonlamaya çalışmak.
* GDO’lu ürünleri yaygınlaştırmak.
* Tohumu kontrol altına alıp ata tohumlarını yok etmeye çalışmak.
* İçeriğinde ne olduğu belli olmayan aşılara insanlara zorla dayatmak.
* Sentetik etin reklamını yapmak.
* Sürekli olarak domuz gribi, kuş gribi, covit gibi virüsleri insanlığın başına bela etmek.
* LGBT gibi sapkınlıklara her türlü desteği vermek, reklamını yapmak.
* Toplumsal Cinsiyet Rolleri gibi kavramlarla nesilleri

ifsat etmek.
Bu örneklerin sayısını artırmak mümkündür. Dikkatli bakarsanız bu fesatları kimin çıkardığını ve bilerek veya bilmeyerek kimin bu işlere alet olduğunu çok rahat görebilirsiniz.
Rabbimiz Kuranı Kerimde bu durumu bize haber vermektedir. Bize düşen görev ise insanlığı ifsada sürüklemek ve fıtratı bozmak için yapılan bu çalışmalara karşı bir an önce İslam Birliğini kurarak, bu ifsat hareketlilerine karşı birlikte hareket etmektir. Yoksa bizi ve neslimizi nasıl bir sonun beklediği pek de iç acıcı olmadığına hem fikir olabiliriz.