EN ÇOK İHMAL EDİLEN EDİP MUSTAFA NECATİ SEPETÇİOĞLU « KalkandereninSesi

17 Aralık 2024 - 12:24

EN ÇOK İHMAL EDİLEN EDİP MUSTAFA NECATİ SEPETÇİOĞLU

Son Güncelleme :

28 Şubat 2022 - 6:55

607 views
EN ÇOK İHMAL EDİLEN EDİP MUSTAFA NECATİ SEPETÇİOĞLU

Değerli okurlarım, yazılarımı geniş araştırmalar yaparak yazmaya çalışıyorum. Tek amacım, en iyiyi, en doğruyu yapmaktır.
Türk edebiyatında çok önemli bir yeri olduğuna inanıyoruz aslında. Mustafa Necati Sepetçioğlu, bize tarihi roman tadında anlatan bir sanatçıdır. Ancak edebi çevreler genellikle sol çizgideki insanların marifet meydanı olduğundan Mustafa Necati Sepetçioğlu, bu kulvarda pek yer bulamaz. 1993 yılında Cumhuriyetin Yetmişinci Yılına Damga Vuran Yetmiş Sanatçıyı anlatırken papyonlu entel Doğan Hızlan, Sepetçioğlu’ndan hiç söz etmez. Oysa tam bir ödül avcısı olan Mustafa Necati Sepetçioğlu, Türk edebiyatında çok az kişinin eser verdiği nehir roman tarzının en önemli şahsiyetlerindendir de… Nehir roman, Bir kişinin, bir ailenin ya da bir topluluğun, belirli bir zaman dilimi içindeki yaşayış dönemlerini ciltler halinde anlatan romanlardır. Nihal Atsız’ın “Bozkurtların Ölümü” (1946) ve ”Bozkurtların Dirilişi” (1949), Tarık Buğra’nın “Küçük Ağa” (1964), “Küçük Ağa Ankara’da” (1966) ve “Firavun İmanı” (1976) Fakir Baykurt’un Yılanların Öcü Üçlemesi: Yılanların Öcü, Irazca’nın Dirliği, Kara Ahmet Destanı; Yaşar Kemal’in Dağın Öte Yüzü Serisi: Ölmez Otu, Ortadirek, Yer Demir Gök Bakır; İnci Aral’ın Yeni Yalan Zamanlar Üçlemesi: Mor, Safran Sarı, Yeşil nehir romana örnek gösterilebilir.
Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun 1071’den başlayarak dünkü Türkiye’yi yani Selçukluyu anlattığı Kilit, Anahtar, Kapı; Osmanlıyı anlattığı Konak, Çatı, Üçler Yediler Kırklar; Şeyh Bedreddin, Timur ve Yıldırım Bayezid üçlemesi: Bu Atlı Geçide Gider, Geçitteki Ülke, Darağacı; Fâtih üçlemesi: Ebem Kuşağı, Sabır, Gece Vaktinde Gündönümü; Bugünkü Türkiye Dizisi: Cevahir ile Sadık Çavuş’un Buğday Kamyonu, Karanlıkta Mum Işığı, Güneşin Dört Köşesi, Selçuklu ve Osmanlı tarihine meraklı kişilerin, benim kuşağımın elinden düşürmediği kıymetli eserlerdir.
Yakın Tarihle İlgili Romanları … Ve Çanakkale üçlemesi: Geldiler, Gördüler, Döndüler; Kıbrıs Tarihiyle İlgili Uzak Kıbrıs tarihi: Sabır Ağacı (sekiz cilt),Yakın Kıbrıs tarihi: Bir Ömür Boyu Kıbrıs (iki cilt). Biyografik Romanlar: İmam-ı Azam’ı anlattığı Kutsal Mahpus Ebu Hanife, Ahmet Yesevi’yi anlattığı Can Ocağında Pişen Aş, Benim Adım Yunus Emre, Nurs Köyünden Dünyaya (iki cilt, Velihan Bahadır adıyla) eserleri de yine, edebiyata, sanata ve tarihe değer verenlerin on yıllardır elinden düşürmediği kitaplardır. Eski Devlet ve Kültür bakanlarından Namık Kemal Zeybek’in teşvikiyle altı ay boyunca Türkistan’da araştırmalar yapıp ortaya çıkardığı üç ciltlik Yesili Hoca Ahmed adlı eseri ise bundan yaklaşık yirmi yıl önce yazdığı Can Ocağında Pişen Aş adlı kitabın taçlanmış halidir.
Bunlardan başka hikâyeleri, tiyatro oyunları ve destanları da bulunan Mustafa Necati Sepetçioğlu 1932 Tokat, Zile doğumlu. İlk ve ortaokulu Zile’de okuduktan sonra İstanbul’da Haydarpaşa Lisesi’ni ve 1956 yılında da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. İstanbul Belediyesi şubelerinde memurluk, Türkiye Kızılay Derneği’nde Neşriyat Müdürlüğü, İstanbul Sosyal Sigortalar Kurumu Hukuk İşleri Müdürlüğü’nde şeflik, Milli Eğitim Basımevi ve Derleme Müdürlüğü yaptı.
İlk hikâyeleri, 1948’de Sivas’ta çıkan Hakikat gazetesinde yayımlandı. Daha sonraki hikâyeleri ise İstanbul, Yol, Türk Yurdu, Türk Dili ve Türk Edebiyatı dergilerinde tefrika edildi. 1968’de Trampacılar adlı oyunu İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda sahnelenen Sepetçiolu’nun Büyük Otmarlar adlı oyunu ise Avrupa Üniversitelerarası Tiyatro Festivalinde en iyi oyun seçildi.
Gece Vaktinde Gün Dönümü ve Karanlıkta Mum Işığı adlı kitaplarıyla 1980 yılında “Türkiye Milli Kültür Vakfı Kültür Armağanı”nı kazandı. 1994’te İLESAM üstün hizmet beratı verildi. 1998’de Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu şeref üyeliğine seçildiği yazılsa da ana kaynağından edindiğimiz bilgilerde böyle bir kayda rastlayamadık. Bu, onun o kurumda şeref üyesi olamayacağı anlamına gelmez.
Bizim kuşağın hele de tarihe meftun gençlerin büyük bir heyecanla okuduğumuz Dünkü Türkiye, Bugünkü Türkiye, Yarınki Türkiye serilerindeki tarihi bilgiler, bir tarih kitabında olması gerektiği kronolojik şekilde değil de menkıbevi bir şekilde anlatıldığı halde, aslından farkını
göremezsiniz. Bugün 26 Eylül 1396’daki Niğbolu Kalesinin fethi sırasında kalede sıkışıp kalan Doğan Bey’e, gece yarısı düşman hattını yarıp kaleye ulaşan ve o tarihi hitabı “Bre Doğan nicesin” sözünü söylediği bilinen ve lakabına yaraşır bir şekilde Yıldırım gibi yine ordusunun başına dönen Yıldırım Bayezid’i anlatışı, kitabı okuduğum yıllardan beri aklımdan hiç çıkmayan bir inceliktedir.
Bütün bunları yazma amacımızı en başta söylemiştik. Büyük bir ustayı, bazı çevrelerin ısrarla yok saymasına isyandır bizim yaptığımız. Çünkü Mustafa Necati Sepetçioğlu sıradan bir yazar değildir. Onun edebiyatımıza kattığı o kadar çok özdeyiş, o kadar enfes cümleler var ki, saymakla bitmez. Denizde rüzgârın etkisiyle sallanan bir tekneye atfen söylediği “yel vurmuş yelkenliye dönmek” özdeyişi, yine bel veya boyun ağrısının şiddetini anlatan “tere yel değdirmek” sözü, bugün dilimize dolanmış birer güzellikse bunu ona borçluyuz. 1990’da çıkardığı Bir Büyülü Dünya ki adlı eserinde edesinden dinlediği efsanelerle babaannesinden dinlediği Ahmediyye, Muhammediyye ve Hz. Ali menkıbelerinin kendisinin yazarlık dünyası içindeki yerini anlatır. Türkistan’ın dolaşmasından birkaç ay veya birkaç yıl sonra, hayatının verimli sayılabilecek bir çağında 10 Temmuz 2006 tarihinde İstanbul’da öldü ve Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.
Çağımızın Dede Korkut’u Sepetçioğlu merhumun makamı cennet, adı ebediyet olsun.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.