Peygamber efendimiz bir gün muhtemelen denetlemek maksadıyla çarşıyı gezerken buğday satan bir satıcıda elini çuvalını içine sokar ve buğdayın ıslak olduğunu anlar. Satıcıya bunun sebebini sorunca, ‘yağmur yağdı o yüzden ıslandı’ cevabını alır. Bunun üzerine ıslak kısmını üstüne koysaydın da insanlar bunu fark ederek alsaydı diye çıkıştıktan sonra o meşhur sözünü söyler.
“Bizi aldatan bizden değildir”
Hemen her gün çarşıda pazarda aldatılmaya alışkın bizler için bir düşünelim. Daha dün şeftali alırken kazıklandım. Üstelik çürüklerini vermesin diye adamla sohbete bile tutuştum ama nafile… Yine bir tane sokuşturdu aralarına. Fetva makamı değilim ama bunun asla caiz olmadığını, yukarıdaki Hadis-i Şerife dayanarak söyleyebilirim. Ne kadar çaba sarf edersek edelim bizim de kusurlarımız var. Bunları biraz da tebessümle anlatalım efendim.
Son zamanların sabunları bir âlem… Nerede o eski kuru sabunlar? Şimdikiler ıpıslak. Alırken iyi leke çıkarıyor mu, vücutta temizliği hissettiriyor mu, tuvaletten çıkınca ellerin pis kokusunu alıyor mu ona bakan yok. Varsa yoksa kendisi iyi kokuyor mu? Özellikle sıvı sabunlar… Bin çeşidi satılıyor marketlerde. Markası, marifeti önemli değil, illa iyi kokuyor mu? Üretici firmalar bu işin kolayını bulmuş. En kötü maddeden üret, daya esansı, gerisini arama. En çok sen satacaksın. Bir de buna marketlerdeki reyonlarda duran şuh kızlar eklendi son zamanlarda. Ellerinden kurtulmak için bazen meczup, bezen de sağır, dilsiz ayağına yatıyorum. İşe yaramazsa, ‘ben apartmanın kapıcısıyım, verilen siparişleri almakla görevliyim’ deyip yırtmaya çalışıyorum, eğer yine de kurtulamazsam, bu kez de ‘bu yaştan sonra hanım dayağı mı yedirmek istiyorsunuz bana’ diyorum; o zaman salıveriyorlar beni… Kim bilir arkamdan neler saydırıyorlar ama…
Bir de şu insanları enayi yerine koyan firmalara sinir oluyorum.
Bilmem ne marka yoğurt fabrikası, ürettiği yoğurtların üzerine “halis inek sütünden” yazıyor, yanına bir de inek resmi koydun mu iş tamam. Bizim koyun sürüsü hemen indirir rafları market arabalarına. O halis inek sütünden denilen ve üzerine bir yakışıklı inek fotoğrafı yerleştirilen yoğurtların üretildiği fabrikaya yolunuz düşse, orada süt tozu torbalarını göreceksiniz. Adamlar bunu gizleme ihtiyacı bile duymuyorlar. O kadar habersiziz çevremizde olup bitenden.
Tatlı üreten firmaların tatlıları her zaman halis tereyağlı olur. Ama yolunuz üretim merkezlerine düşse, margarin tenekeleri gözünüze batar. Ev tatlıları için de aynıdır bu durum. Ev tatlısında bari mısır şurubu kullanmayın ama ne gezer. Koca koca hazır mısır şurubu tenekeleri yine etraftadır. Bunu sizden gizleme ihtiyacı bile duymazlar. Ne de olsa sorgulayan bir millet değilizdir.
Gözümüze sokuyorlar her şeyi hala mı akıllanmayacağız?
Hileli mal üretenlere lanet, halkı aldatmadan kaliteli mal üretip pazarlayanlara alkışla yazımızı bitirelim.
Muhabbetle efendim!