AYARLARIMIZ MI BOZULDU?
Allah insanı en güzel surette yarattığı gibi aynı zamanda en uyumlu şekilde yaratmıştır. İnsanoğlu, yeni bir hayata çok kısa sürede adapte olabilmektedir. Bunun en somut örneğini, yaşadığımız ve halen de kurtulamadığımız Covid-19 sürecinde gördük.
Hiç yoktan bir maske icat ettiler hemen takıverdik; sürecin başlarında değilse bile erken sayılabilecek bir zamanda aşı çalışmaları başlayınca, aşı olup kurtulacağımızı sandık ama yanıldık; korona neredeyse bittiği halde aşıcılar hâlâ doymamış olacak ki bilmem kaçıncı aşımızı olmamızı istiyorlar ona da eyvallah diyecek durumdayız. Bir aşıyla kurtulacağımızı sandığımız yerde, dördüncü, beşinci, altıncı aşılarını olanlar bile tam kurtulmuş değillerdir.
Eve, hastanelere tıktılar bizi sesimiz çıkmadı, eş, dost, akraba ziyaretlerini yasakladılar, düğünlerine, cenazelerine bile gidemedik. Kapıdan burnumuzu çıkarsak, polis, zabıta başımızda bitti. Sokaklarda in cin top oynadığı bir zamanda bankamatikten para çekmek üzere evime yakın bir ATM’ye maskesiz bir şekilde gidince polisler etrafımı sarmış ve sorguya tutmuşlardı da ellerinden zor kurtulmuştum. O derece baskı altındaydık. Hepsine bir güzel alıştık. Şimdi sokağa çıkarken, bir araca binerken, işte alışverişte, gezmede, tozmada Covid-19 hep bizimle artık. Maskeleri biraz gevşetince, hastalıklar yeniden hortladı. Şu sıralar hepimiz hastayız, yorgan döşek yatmadayız.
Korku nelere kadirdir? Virüse yakalanır, hastanelere düşeriz ve hatta o netameli günlerden kalan ve lügatimize giren entübe olup, ölümü bekleriz diye artık ne doğru dürüst eşimizi, dostumuzu, yakınlarımızı ziyaret edebiliyor, mutlu ve acı günlerinde yanında olabiliyor ne de şöyle gönlümüzce eğlenmeye çıkabiliyoruz. Bütün bunlar, halen bir kaç gram kadar gelebilecek gözle görünmeyen bir virüsün eseri… Ne de çabuk bozuluyormuşuz değil mi? Şampiyon boksör Merhum Muhammed Ali Clay,
“Dünyayı yendim ama sonunda Allah bana bir hastalık verdi ve şampiyonun kim olduğu gösterdi” derken boş konuşmuyordu. Bir hiçmişiz; anladık.
Bütün bunlar tamam ama milli ve manevi hasletlerimizi terk etmemeliyiz. Yani bir virüsün arkasına sığınıp değerlerimizden uzaklaşmamalıyız. Şu anki tablo ne yazık ki bu… En başta söylediğimiz gibi insanoğlu kolay adapte olabildiğine göre, bir an önce fabrika ayarlarımıza dönmeliyiz.
İşte en can alıcı nokta… Covid-19’la bozulan sadece sağlımız da değilmiş; ahlakımız da bozulmuş. Tamam dünya ile birlikte ülkemiz de ağır ekonomik krizlerden geçiyor; enflasyon zirvede, pahalılık, işsizlik almış başını gidiyor ama bütün bunlar dayanışma içinde olmamızı gerektirmez mi? Ne gezer; hava biraz dumanlansa eldivenden merdivene her şeye zam geliyor. Soyan soyana… Bunun sonu nereye varacak? Eğer insanlar biraz dişini sıkabilse; birkaç gün markete, bakkala gitmese hepsi yola gelecek. Yapmamız gereken biraz sabır, biraz dayanıklılık; hepsi bu…
Muhabbetle Efendim!