“Afet” kelimesi kelimesi Arapça kökenli bir kelime olup TDK’ye göre “Çeşitli doğa olaylarının sebep olduğu yıkım” anlama gelmektedir. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının açıklamalarına göre; Dünya genelindeki doğal afetler ele alınınca, 30 çeşitin üstünde doğal afetin olduğu ve bu afetlerin 28 tanesini meteorolojik afetlerin oluşturduğu , Doğal afetlerin çeşitleri ve önem sıraları ülkeden ülkeye de değiştiğini, Örneğin, Akdeniz Bölgesinde doğal afetler kuraklık, seller, orman yangınları, heyelan, dolu fırtınaları, çığlar, donlardır. Ülkemizde ise en sık görülen meteorolojik karakterli doğal afetler dolu, sel, taşkın, don, orman yangınları, kuraklık, şiddetli yağış, şiddetli rüzgâr, yıldırım, çığ, kar ve fırtınalardır. Dünya Meteoroloji Örgütüne (WMO) göre sadece 1980’li yıllarda dünyada 700,000 kişi meteorolojik afetlerden dolayı hayatını kaybetmiştir (MMO, 1999)
DOĞAL AFETLER
Yavaş gelişen doğal afetler
• şiddetli soğuklar
• kuraklık
• kıtlık vb.
Ani Gelişen Doğal Afetler
• deprem
• seller, su taşkınları
• toprak kaymaları, kaya düşmeleri
• çığ
• fırtınalar, hortumlar
• volkanlar
• yangınlar vb.
Tüm bu veriler Türkiye’nin m2 oranla en çok yağış alan doğu Karadeniz Bölgesine uyarlandığında Yöremizle ilgili başta Devletimizin yöre yerleşkesine ve yerleşkedeki imarın inşasına yönelik tedbir ve kararları biran evvel hayata geçirmesi ve halkımızın da bu kriterler çerçevesinde hareket etmesi yaşanan ve bundan sonra yaşanacak afetlerin engellenmesinde etkili olacaktır.
Bölgemizde m2 220 kg yağışın düştüğü yöremizde alınması gereken önlem ve tedbirleri ivedilikle hayata geçirmeliyiz. Yaşanan can kayıpları ve maddi kayıplar değişen dünya iklimindeki faktörlerde göze alındığında ilerde daha fazla bu tür iklimsel doğa afetlerinin yaşanacağına işaret etmektedir. Doğanın topograftık yapısına her ne sebeple olursa olsun
(tarımsal amaçlı… vb.) müdahale edilmemeli, özgün şekli korunmalıdır. Yer şekillerinin tutunmasında ana damar dediğimiz bölgelerde yaptığımız her müdahale toprak kaymaları, heyelan ve sel olarak karşımıza çıkmaktadır. Daha önceki “Kültürel Merasimiz “başlıklı yazımda ifade ettiğim gibi yöresel mimarimize ve kullanılan ürünlere dikkat edelim. Yılların deneyim ve tecrübelerinin oluşturduğu bu mimari ve mimaride kullanılan ürün ve inşa teknikleri bizlere örnek teşkil etmelidir. Fizibilitesi ve gerekli etüt çalışmaları yapılmadan tapusu bize ait diyerek kafamıza göre belirlediğimiz noktalara yöremize hiç yakışmayan ve de teknik olarak uygun olmayan koca koca çok katlı betonarme binaları dikmeyelim.
Daha fazla can kaybı yaşamadan, daha fazla hem yörede yaşayan bireyler hem de devlet afet sonrası aldığı tedbirlerle daha fazla ekonomik kayıplar yaşamadan gerekli yasal düzenlemeler, yöreye has örnek projelendirmeler ve halkımıza tarımsal amaçlı arazilerin bilinçli bir şekilde kullanılması yönünde vereceği eğitimlerle bu afetlerimden en az zararla kurtulmak için adım atılması elzem olmuştur.
14 Temmuz akşamı yöremizde yaşanan afette vefat etmiş hemşerilerime Allahtan rahmet diliyorum. Rabbım ailelerine sabırlar ihsan eylesin.
Yaşanan afette maddi kayıplara uğramış vatandaşlarımızın da bir an evvel eksiklerinin giderileceğini, devletimizin şefkatli eli afetzedelerimizin acılarına imdat olacağına inanıyor ve temenni ediyorum.
Lütfen doğamıza müdahale etmeyelim. Doğamızdaki yer şekillerimizin can damarlarına, ana damarlarına, topoğraftık yapısına dokunmayalım. Coğrafi yer şekillerimizi değiştirecek afetlere sebep olacak işlemlerden uzak duralım.