2 Mart Rize’nin Kurtuluşu Kutlu olsun
Rize ve Trabzon’un kurtuluşu bir yönüyle Çanakkale Zaferi’ne bakar, bir yönüyle Kurtuluş Savaşı’na.
Osmanlı Devleti 1914 sonunda 1. Dünya Savaşı’na girince Rus Çarlığı ile karşı karşıya geldi. Ruslar Kafkasya üzerinden önce Erzurum’u sonra Rize ve Trabzon’u ele geçirmişti. 1915 Şubatından beri denizden yaptıkları saldırılar, 1916 Şubatında sonuç vermişti.
Ancak bu sırada Rus Çarlığı içten içe kaynamaktaydı. Müttefiklerinin Ruslara yardım götürmek için Çanakkale’yi geçmek dışında çaresi yoktu. 18 Mart 1915’te denizden, daha sonra karadan Çanakkale’yi geçemeyince Rusya’da Bolşevik İhtilali olmuş, Çarlık yıkılmıştı. Sovyet Rusya kurulmuştu. Sovyet Rusya, Osmanlı ile anlaşarak bölgeden çekilmişti. Ancak anlaşmaya uymayan Ermeni ve Rum çeteler bölgede terör estiriyordu. Osmanlı ordusu bu çetelerin üzerine yürüyerek 24 Şubatta Trabzon’u, 2 Mart 1918’de Rize’yi düşman işgalinden kurtardı.
Gelelim Kurtuluş Savaşı’na. Orgeneral Muzaffer Ergüder 1925’te şöyle demişti. “Kurtuluş Savaşı’nda bir avuç deniz subayımız olmasaydı, ne İnönü’ler, ne Sakarya ve ne de Dumlupınar ve de dolayısıyla Kurtuluş Savaşı olmazdı.” İşte bu bir avuç deniz subayı ve Karadenizli denizciler, yaşlı ve zayıf tekneleriyle Sovyetlerden aldığımız mühimmat ve cephaneyi İnebolu’ya getiriyordu. Oradan bugün “İstiklal Yolu” dediğimiz 344 km’lik güzergâhtan Ankara’ya ulaşıyordu. Ve kahraman atalarımızın ellerinde bize bağımsızlık yolunu açıyordu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk boşuna “gözüm Sakarya’da, Dumlupınar’da kulağım İnebolu’da” dememiştir.
İşte Rize’nin kurtuluşunu bu açıdan görmek, Anadolu’nun her bir bölgesinin yeri geldiğinde Türkiye’nin bağımsızlığı için ne kadar kritik öneme sahip olduğunun farkına varmak ve bu zor bölgede ayakta kalabilmek için her zaman güçlü ve birlik beraberlik içinde olunması gerektiğini iyi anlamak gerekir. Bu vesile ile bir kez daha 2 Mart Rize’nin kurtuluşu kutlu olsun.