İnsan, dünyaya fırlatıldığı andan itibaren bir bilinmez olarak, bir bilinmezliğe doğru yürüme yolculuğuna ömür denir. Hayat insanı koca bir bilinmezlik ile karşılar ve her insan uğrak noktalarına bilinmezlikler götürür. Şanslı olanlarımız, bu yolculukta ilk adımlarını anne ve babasıyla beraber atar. Sonra akrabalar, komşular, dostlar, arkadaşlar derken halka genişler.
İnsan, zaman içerisinde büyüyerek, serpilir ve genişler. Yakın çevre denebilecek kimselerle ilk temasın başlar. Akrabalar; her biri mecburi ve seçiminin dışındaki duraklardır. Mahalleden ve okuldan arkadaşların; en güzel ve bembeyaz sayfalarına, en özenle seçip yazdığın cümlelerindir. Çocukluk yıllarında edinilen arkadaşlıkların yeri nedense hep farklıdır. Gelecekte yaşanacaklara ve yazılacaklara bu ilk satırlar yön verecek.
İnsan ne kendini ne ailesini ne akrabalarını seçebilir fakat arkadaşları ve dostları kendi seçimidir. Dost ve arkadaşlarımız; kendimizden bir şeyler aradığımız, ortak noktalar bulduğumuz, türlü acılar ve mutluluklar yaşadığımız, nice sınavlar verip sonunda o mertebeye ulaştıklarımızdır.
İnsan, nice güzellikler ile nice çirkinlikleri beraberinde taşıyandır. Tüm bilinmezlikler bu iki başlık altındadır. Arkadaşlarımız ve dostlarımız kendi seçtiğimiz akrabalarımızdır derler. Bu kadar güzel mertebeye ulaşmış, hayatında özel bir yer verdiğin kişilerden de kötülükler görebiliyor insan. Bu durum zamanla mı görülür hale geliyor yoksa zaman ilişkileri farklı bir yere mi eviriyor bilemedim. Tavuk mu yumurtadan çıkmış yoksa yumurta mı tavuktan çıkmış gibi bir hal.
En güzel duygu ve düşünceleri içeren insanlar yani dostlarınız, arkadaşlarınız, sevgiliniz… Size her şeyi yeniden tanımlamak, sıralamak ve konumlandırmak zorunda bırakabiliyorlar. O an inandığınız her şey ile birlikte bir fırtınaya kapıldığınız andır. Zorlu geçen günler, geceler, haftalar, aylar sonunda bir şekilde halledip yoluna devam ediyor insan. Bu yolculuk hem kayıplarla hem kazançlarla devam ediyor.
İhanet, insanın en ağır ve izi en kalıcı yarasıdır. Bu yarayı tanıdık birinden alırsın; en yakınından, en yakınındakilerden. Asla bir yabancı, sana böyle bir iz bırakamaz, bu acıyı sana yaşatıp, öğretemez. Kim ihaneti öğrendiyse en yakınındakilerden, çok sevdiklerinden öğrenmiştir; uzaklarda arama, yabancı birinde asla bulamazsın. İşte en güzel yerdekilerin, en acı ve en kötü öğrettikleri.
Yolu aydınlık, açık ve sevgi dolu olsun isteyenler; siz, siz olun, kimseye ihanet etmeyin. O vakit yolunuz açık olur. Kendi seçtiğiniz ve sevdiğiniz arkadaşlarınıza, dostlarınıza, sevgilinize ihanet edecek kadar kendinizi inkara girişmenin lüzumu yoktur. Kendimizden bir şeyler bulup, kendi seçtiğimiz insanlara ve bir bakıma da kendimizi inşa ettiğimiz insanlarla çıkarlarımızı terk ederek yol almaktır doğru olan.
İnsan, bilinmeyen
Bir bilinmeyenden
Nice bilinmeyenlere doğru hayat
Merhaba ve hoşça kal kadar
Aynı zamanda kısa ve basit